Ali İzzet Keçeci yazdı
"Üç kapının hikayesi: İştar Kapısı" başlıklı yazıyı okumak için tıklayınız
Roma İmparatorları arasında şüphesiz adı en çok bilinen ve hemen tüm roma kentlerinde adının verildiği bir cadde ya da yapı bulunan kişi İmparator Hadrianus’tur. Beş iyi imparator hanedanı[1] adı verilen dönemde tahtta bulunan ve tüm roma topraklarını bizzat gezerek incelemelerde ve imar faaliyetlerinde bulunan Hadrianus, Roma tarihinde büyük önem taşıdığı gibi dünya ve medeniyet tarihinde de büyük bir öneme sahiptir. İmparatorluğun Akdeniz havzasına egemen olduğu bir dönemde tahta çıkan Hadrianus 117-138 yılları arasında hüküm sürmüş ve döneminde gerçekleşen barış ve sosyal çalışmalarla dolu yıllarda adını tarihe yazdırmıştır. Erken yaşlardan itibaren Helen (Yunan) diline ve edebiyatına olan ilgisi nedeniyle bu yönde çalışmalarda bulunmuş ve Latincenin yanı sıra Helen dilini de öğrenmişti, öyle ki antik yunan kaynaklarını kendi dilinden okuyup yorumlayabilecek bir donanımda idi.
Hadrianus, tahtta olduğu dönemde askeri açıdan zirvede bir roma imparatorluğu olsa dahi, güce başvurmaktan kaçınmış ve barış merkezli bir politika izlemişti. Tüm roma topraklarını seyahat eden ilk imparator olması ve neredeyse tüm roma vatandaşlarının yüzünü bizzat görmüş olduğu bir imparator olması onu ölümsüz kılan ve tarihe mal eden önemli ayrıntılardandır. Gittiği tüm şehirlerde öncelikle mali ve idari yapıyı inceleyen imparator akabinde imar faaliyetleri ve kültürel faaliyetlerin inşası ile ilgilenmiştir. Gittiği tüm kentlerde adına ya zafer takı, ya görkemli bir şehir kapısı ya da sütunlu bir cadde yapılması bundan ileri gelmektedir.
Üç kapının hikayesinde ikinci sırayı alan, yazımıza konu olan ve bugün modern Yunanistan’ın başkenti Atina’da bulunan Hadrian Kapısı da, İmparatorun Yunan şehir devletlerini ziyareti ve Atina’da bulunduğu imar faaliyetleri anısına yapılmıştır. Pek çok şehirde Hadrian kapısı bulunmasına rağmen Atina’da bulunan Hadrian kapısını farklı kılan nedir?
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, İmparator Hadrianus askeri bir lider ve bir taktik ustası iken savaşı değil barışı tercih etmiş ve roma topraklarına huzur dolu bir dönem armağan etmiştir. Bunda şüphesiz imparatorun erken yaşlardan itibaren Yunan tarihi ve edebiyatı ile ilgilenmesinin büyük etkisi vardır, öyle ki; ideal devlet, ideal toplum, medeni yaşam, şehir toplumu, sosyal hayat gibi kavramlar imparatorun tahtta kaldığı süre boyunca roma topraklarında detaylıca yaşanmıştır.
Bu konuda büyük tarihçi Edward Gibbon’un Hadrianus’un da aralarında bulunduğu beş iyi imparator dönemini anlatan cümlelerine kulak vermekte dönemi anlamak adına yarar vardır. Gibbon; “Eğer bir insandan, insan ırkının tarihi boyunca en mutlu ve zengin olduğu dönemini belirlemesi istenseydi hiç şüphesiz cevap; Domitian’ın ölümü ile Commodus’un tahta çıkışı arasında geçen dönem olurdu. Roma İmparatorluğu mutlak bir güç olarak, Erdem ve bilgeliğin kılavuzluğunda en geniş topraklara hükmetti. Ordular, birbiri ardına gelen yumuşak huylu imparatorlarca karakter ve otoritelerinin gördüğü saygıyla sıkı bir şekilde kontrol altında tutuldu. Sivil yönetim şekli, dikkatli bir şekilde, özgürlük imajından ve kanunlar önünde sorumlu olmaya saygı duymaktan hoşlanan imparatorlar Nerva, Trajan, Hadrian ve Antonine' lerce korundu. Bu yöneticiler Roma Cumhuriyetini yeniden restore onuruna eriştiler ve sayelerinde Romalılar ölçülü bir özgürlükten keyif almayı başardılar.”[2]
Hadrianus saltanatı boyunca iki kez Atina’yı ziyaret etmişti (124 ve 128 yıllarında) bu ziyaretlerinde öncelikle yunan şehir devletleri arasında bulunan tarihsel sorunların çözümü ve akabinde Atina’nın görkemli tapınak ve binalarla süslenmesi faaliyetlerine girişmişti. İnşaatı devam eden ancak bir türlü bitirilemeyen Olympian Zeus tapınağı tamamlanmış ve şehrin simgesi Akropolis’in doğu tarafına görkemli Hadrianus kapısı yapılmıştı.
Hadrian kapısının Atina’da hayat bulması demek antik yunan ile romanın medeniyet eksenlerinin kesişmesi ve aynı potada yer bulması demekti. Tarihsel boyutta, Roma tarih sahnesine çıkmadan çok önce bilinen dünyanın bir merkezi olan Yunan toprakları ve şehir devletleri, Roma egemenliğinde eski gücünü kaybetmemiş yine bir medeniyet ışığı olarak romanın yol göstericileri arasında yer bulmuştu.
Bugün ziyaretçilerini hala dimdik ve gururla selamlayan Hadrian Kapısı, hemen arkasında tüm heybetiyle duran Akropolis ile medeniyet ışığını geleceğe taşımaktadır. Antik Yunan ve Antik Roma’nın kesişen bu iki yapısı hissetmek isteyene bir rehber, hissetmek istemeyene ise bakılıp geçilecek birer mermer yığınıdır.
İmparator Hadrianus ve onun medeniyet ışığını hissetmek adına bir ömür boyu Hadrian kapısından geçen şanslı kişilerden olmak ve Atina’da bu duyguyu daima yaşamak ve aydınlanmak ümidi ile…
Antik Yunan Antik Roma ve medeniyetleri anısına, Hadrianus ve Antonius adına…