Yusuf Çifci yazdı
Hayat, en başından en sonuna kadar adım adım gittiğin uzun bir yol. Bu yolun başlangıcı ve sonu kadar, bu yolun nerelerini adımladığın da bir o kadar önemli. “Yol açık, yola çık” felsefesinden ödün vermeyen ruhumuz, yine koyuldu yollara. Yine bir yolculuk ve bambaşka bir rota. Bu kez rotamızı Fairoz’un, Halil Cibran’ın, Amin Maalouf’un memleketi Lübnan’a çevirdik. Ön yargıların aksine bu yolculukta başımıza bir şey gelmese de bu yolculuğun hepimizi değiştirdiği apaçık bir gerçek; tıpkı diğerleri gibi.
Lübnan, Asya’nın batısında kalan bir Orta Doğu ülkesi. Aslında Orta Doğu kelimesi coğrafi olarak Lübnan’ı tanımlamak için doğru olsa da sosyolojik olarak yeterli bir tanımlama değil. Lübnan, diğer Orta Doğu ülkelerinin aksine yönünü Batı’ya dönmüş bir ülke. Öte yandan da bir Akdeniz ülkesi. Yani, bütün “yön”lerden izler taşıyor Lübnan. Komşuları ile başı dertte; bir tarafta İsrail, diğer tarafta Suriye. İç savaş, komşu ülkelerle savaşlar, ekonomik gelişmeler, işsizlik ve 2020 yılında Beyrut’taki büyük liman patlaması maalesef ki Lübnan halkının çoğunun ülkeden kaçmasına neden olmuş. Çoğu bina bomboş. Alt yapı konusu ise şu sıralar ülkenin en büyük sorunu denilebilir. Ülkeye günlük sadece birkaç saatlik elektrik verilebiliyor. Akşam olunca ülke karanlığa gömülüyor. Tabii, bu yazıda derdiğimiz sosyo-ekonomik analizler değil. Her yazıda olduğu gibi bir çerçeve çizmek ve eğer ki bir seyahat planı varsa deneyimleri aktarmak.
Hazırsanız başlıyoruz.
Lübnan’a Nasıl Gidilir?
Lübnan’a gidiş için en uygun seçenek hava yolu. Kara yolu ile ulaşım Suriye’nin içinde bulunduğu olaylardan dolayı pek mümkün değil şu yıllarda. Belki gün gelir, kara yolu ile de ulaşma imkânı olur Lübnan’a. Deniz yolu ile ulaşım içinse Mersin’den Lübnan’ın bir şehri olan Trablusşam’a feribot seferleri varmış fakat biletler nerede satılır, nasıl gidilir bulamadım doğrusu.
Lübnan’a Gitmek İçin En Uygun Zaman Nedir?
Akdeniz ikliminin yaşandığı bütün ülkelerde olduğu gibi Lübnan’a da en uygun seyahat zamanı ilkbahar ve sonbahar ayları. Biz, zaman problemi yaşadığımız için şubat ayını tercih ettik. Aslında bir bakıma da iyi oldu; çünkü bir taraftan bahar havası yüzümüze çarparken bir taraftan da karla kaplı Lübnan dağlarını gördük. Tabii, yağmura yakalanma riskiniz de kış aylarında epey fazla. Bu yüzden eğer ki zaman probleminiz yoksa ilkbahar ya da sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz. Kışın yağmur, yazın ise aşırı sıcaklar konforlu bir gezi yapmanızı engelleyecektir.
Lübnan uzun yıllar iç savaş ile sınanmış bir ülke. Lübnan’da çok fazla dini, etnik ve mezhepsel grup yaşıyor. Gördüğüm kadarıyla bu iç savaş Lübnan halkına zor da olsa birlikte yaşamanın mecbur olduğunu öğretmiş. İnsanlar, yolda yürürken dönüp bakmıyorlar bile. Kafelerde, barlarda bile herkes kendi halinde. Bu bakımdan kendinizi bir Avrupa ülkesinde hissediyorsunuz. Biz iki kadın, iki erkek arkadaş dört kişilik bir grup olarak gittik ve asla bir yan bakışa maruz kalmadık. Eğer ki Lübnan’ın çok da ücra köşesine gitmeyecekseniz güvenlik konusunu aklınıza bile getirmenize gerek yok. Zaten aşağıda çizeceğim rota oldukça güvenli bir rota olacak.
Bu arada Lübnan’a gideceğinizi söylediğinizde arkadaş çevreniz, aileniz, eşiniz dostunuz Lübnan’ın asla güvenli bir ülke olmadığını söyleyecektir. Onlara cevap verip zamanınızı harcamayın. Onları ön yargıları ile baş başa bırakın ve sessizce oradan uzaklaşın.
Eğer ki yolunuz iran'a düşecekse bu yazı tam size göre!
Lübnan İçin Kaç Gün Yeterli?
Lübnan yüz ölçümü olarak çok da büyük bir ülke değil. Konya’nın yüz ölçümü 38.873 km², Lübnan’ın yüz ölçümü ise 10.452 km². Yani Lübnan’ı gezmek için öyle bir haftalık programa ihtiyacınız yok. Bence bu şirin ülkeyi gezmek için dört gün yeterli bir süre.
Lübnan Pahalı Bir Ülke mi?
Yazının en başında bahsettiğim gibi Lübnan maalesef ki uzun yıllar süren savaşlar, hortumcu yöneticiler ve büyük patlamadan dolayı ekonomik olarak çökmüş bir ülke. Ekonomisi çökük ülkelerde olduğu gibi sokak kuru ile resmi kur arasında ciddi farklar var. Eğer ki sokaktaki döviz bürolarında döviz bozdurursanız 1 dolar 21.000 Lübnan lirasına eşitken, resmi kur 1500 Lübnan lirası. Bu yüzden ülkede kredi kartı kullanılmıyor. Mesela aşağıdaki adisyonda göreceğiniz üzere nakit olarak ödediğimiz için 11 dolar öderken kredi kartı ile ödeseydik 143 dolar ödeyecektik.
Peki, gelelim Lübnan pahalı bir ülke mi sorusunun cevabına. Hayır, eğer ki karaborsa denilen sokaktaki döviz bürolarına paranızı bozdurur ve kredi kartı ile ödeme yapmazsanız Lübnan oldukça makul bir ülke. Biz, dört günlük bir seyahatte uçak ulaşımı hariç kişi başı 200 dolar civarında para harcadık. (Şubat 2022) Tabii, dört kişi olmamız ve şehir içi ulaşımı dörde bölmemiz maliyetimizi azalttı.
Yine daha net anlaşılması için ortalama bazı örnekler verebilirim:
Lübnan, PCR testi konusunda ülkeye girişte akıl sır ermeyen bir yöntem benimsemiş. İster aşılı olun, ister aşılı olmayın Türkiye’den çıkışta 48 saat içinde yapılmış bir PCR testi ve yine Lübnan’a girişte 30 dolar karşılığında zorunlu bir PCR testi istiyor. Lübnan’daki PCR testi ücretini Lübnan Sağlık Bakanlığının aşağıda notlara ekleyeceğim internet sitesine yapıyorsunuz. Zaten Türkiye’den çıkışta yaptığımız PCR testini neden iki saatlik yolculuk sonunda Lübnan’a girişte tekrardan yaptığımızın ise mantıklı bir açıklaması yok. Test sonrası sizi gönderiyorlar. Testiniz pozitif çıksa size ulaşabilecekleri bir numara bile yok. Gezi sırasında Lübnan’lı bir taksiciye bunu anlattığımızda sebebinin yalnızca para kazanmak olduğunu söylemişti taksi şoförü.
Lübnan Halkı Misafirperver mi?
Bütün Akdeniz ve Orta Doğu halkları gibi Lübnan halkı da oldukça sıcak ve yardımsever. Adres sormak istediğinizde bile işlerini güçlerini bırakıp sizi gideceğiniz yere götürüyorlar. Az önce de söylediğim gibi herhangi bir mekâna oturduğunuzda ya da yolda yürürken asla dönüp bakmıyorlar; kimse sizi rahatsız edecek bir harekette bulunmuyor. Tabii, her ülkede olduğu gibi bu ülkede de kötü niyetli insanlar mevcut. Özellikle taksiciler konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Taksiciler iyi bir pazarlık yapmazsanız sizi normalden daha fazla ücrete götürmek için her yolu deniyor.
Bu arada Lübnan halkı Türkiye halkını çok seviyor. Türkiyeli olduğunuzu söylediğinizde daha da candan bir şekilde sizi karşılıyorlar. Zaten çoğunluğunun bir şekilde Türkiye ile ilişkisi var. Kimisi ticaret, kimisi evlilik, kimisi de Türkiye’den konut almış. Ayrıca Türk dizileri de Lübnan’da oldukça popüler. Hiçbir şey konuşamazsanız Türk dizileri imdadınıza yetişiyor.
Bu yazıya da mutlaka göz atın!
Lübnan’da Gezilecek Yerler: Gün Gün Lübnan Gezi Rotası
Aşağıdaki program üç günlük bir Lübnan seyahati düşünülerek hazırlanmıştır. lübnan gezi rehberi arayanlar, Lübnan gezilecek yerler nerelerdir diye soranlar için Lübnan seyahat rotası çizilmiştir.
Lübnan’a gittiğiniz ilk gün Beyrut şehir merkezinde mutlaka görülmesi gereken yerleri gezerek Lübnan seyahatinize başlayabilirsiniz. Detaylı bir araştırma sonucu ve Lübnan’da bizzat deneyimleyerek oluşturduğum liste şöyle:
Nejmah Meydanı, Ortodoks Kilisesi, Roma Hamamı kalıntıları, BM binası, Mohammed El-Amin Camisi, Beyrut Ulusal Müzesi, Mim Museum, Güvercin Kayalıkları, Nicolas Sursock Museum.
Güvercin Kayalıkları: Güvercin Kayalıkları, Lübnan için simge doğal güzelliklerden bir tanesi. Belki de Lübnan’ı anlatan bir fotoğraf paylaşın deseniz ilk olarak burası paylaşılır. Raouche Rocks olarak da bilinen bu doğal oluşum, iki devasa kayayı denizin şekillendirmesiyle oluşmuş. Uzun sahil şeridinde harika bir manzara sunan bu kayalıklar, ayrıca gün batımı için de harika bir seçenek.
Tabii, tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi Lübnan’da da korunması gereken pek çok yapı yeteri kadar korunmuyor. Kayalıkların etrafı çöple dolmuş, etrafa yazılar yazılmış. Yine de bu kayalıklar öyle büyüleyici ki etraftaki çöpler kayalıkların sizi etkilemesinden alıkoyamıyor. Bu arada sahildeki teknelerle açılıp kayalılıkları ve Beyrut’u denizden de seyretmek mümkün. Sahilde yer alan tekneler belli bir ücret karşılığında size böyle bir hizmet sunuyor.
Güvercin Kayalıkları, en az görüntüsü kadar acıklı hikâyesi ile de insanları etkiliyor. Şöyle ki; bildiğiniz gibi Lübnan pek çok dini ve etnik yapıdan oluşuyor. Eskiden Lübnan’da farklı din mensuplarından bireylerin birbiri ile evlenmesine aileler karşı çıkıyor, izin vermiyormuş. Farklı bir dinden olup birbirine kavuşamayan aşıklar ise kendilerini Güvercin Kayalıkları’ndan Akdeniz’in sularına bırakıyormuş. Peki, ya güvercin? Güvercin eşine en sadık canlı olarak bilindiği için de bu ismi vermişler.
Yakın bir zamana kadar bu kayalıkların üzerine çıkmak mümkünken intihar vakaları nedeniyle günümüzde bu kayalıklara çıkmak yasak.
Muhammed el-Emîn Camii
Tıpkı Güvercin Kayalıkları gibi Muhammed el-Emîn Camii de Lübnan’ın sembol noktalarından bir tanesi. Beyrut Limanı’na oldukça yakın olan bu yapı, masmavi kubbesinden dolayı Mavi Kubbeli Cami olarak da biliyor. Ayrıca İstanbul’daki Sultan Ahmet Camii’ne benzerliği de oldukça dikkat çekiyor.
Cami, 2020’deki patlama sırasında büyük hasar görmesine rağmen günümüzde Türkiye’nin de desteklediği bakım çalışması ile oldukça güzel görünüyor. Çöl rengi taşları ve masmavi kubbesi ile Muhammed el-Emîn Camii Lübnan’da görülmeye değer bir yapı.
Beyrut Ulusal Müzesi
Lübnan küçük bir ülke olmasına rağmen oldukça kadim bir ülke. Tabii, en başında saydığım sebeplerden dolayı kültürel değerleri koruma konusunda dirayetli davranamamış. Antik dünyanın tüccarları olarak bilinen Fenikeliler’den geriye sergilenecek pek de bir şey kalmamış.
Beyrut Ulusal Müzesi, bu anlamda baktığımızda içerisindeki eserler bakımından yeterli doyuruculuğu sunmuyor. Tabii, iki katlı müze binası, modern müzecilik anlayışı ile Beyrut Ulusal Müzesi Beyrut’ta mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Müzede Helenistik, Roma, Bizans, Memluk ve Osmanlı dönemlerine ait eserleri görmek mümkün.
Mim Museum
Beyrut Ulusal Müzesi’nin 300 metre ilerisinde bulunan Mim Museum, mineral müzesi olarak da biliyor. Aslında ne yalan söyleyeyim ön yargı ile gittiğim müzelerden bir tanesi bu müze. Herhalde birkaç tane element vardır, diyerek gittiğim bu müze beni oldukça şaşırttı.
Müzede, 70 ülkeden 450 farklı türü temsil eden 2000'den fazla mineral sergileniyor ve dünyadaki en önemli özel mineral koleksiyonlarından biri olarak kabul ediliyor. Pek çok elementi görmek insanı gerçekten büyülüyor.
Ayrıca müzede bir de fosil bölümü bulunuyor. Çeşitli canlıların fosillerini görmek ve ardından da dünya standartlarında hazırlanmış animasyon klibini izlemek insanı gerçekten de büyülüyor. Biz, öyle bir bakıp çıkacağız diyerek girmiştik ve içeride iki saatten fazla zaman geçirdik. Eğer ki Beyrut’a gidecekseniz Beyrut rotanıza mutlaka Mim Museum’u eklemeyi unutmayın.
Lübnan’da birinci gün rotası böyleydi. Dilerseniz birinci günün akşamını Down Town yahut Beyrut'taki Mar Mikhael Caddesi’ndeki kafelerde değerlendirebilirsiniz.
Lübnan’da bulunduğumuz ikinci gün ise rotamız şöyle:
Jeita Grotto, Harissa, Byblos.
Beyrut’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında birazdan sayacağım yerler de bulunuyor. Şehir merkezindeki yerlere Uber kullanarak gitmek mümkünken biz ikinci gün gideceğimiz yerler için bir taksi ile anlaştık. Taksi bizi gün boyu gideceğimiz yerlere götürdü ve toplam olarak 60 dolar (Şubat 2022) ödedik.
Hazırsanız 2. gün Lübnan rotasına başlıyoruz:
Jeita Grotto
Jeita Grotto, Lübnan denilince akla ilk gelen doğal oluşumlar arasında yer alıyor. Jeita Mağarası, yaklaşık 9 kilometrelik bir uzunluğu kapsayan iki ayrı, ancak birbirine bağlı, karstik kireçtaşı mağaralarından oluşan bir sistem. Mağaralar, Lübnan'ın başkent Beyrut'un 18 kilometre kuzeyindeki Jeita mevkiinde Nahr al-Kalb Vadisi’nde bulunmaktadır.
Genellikle Lübnan hakkında yeterli bilgiye sahip olmayanlar Lübnan’ı diğer Orta Doğu Ülkeleri gibi çöllerle çevrili bir ülke sanıyor. Hâlbuki Lübnan, tam bir Akdeniz ülkesi. Nahr al-Kalb Vadisi’ne gittiğinizde bunu net bir şekilde görebiliyorsunuz. Yemyeşil dağlar, devasa bir vadi ve oldukça yüksek debili bir akarsu… İşte Jeita Grotto tam olarak burada yer alıyor.
Oldukça yoğun bir ziyaretçi akınına sahip olan Jeita Grotto’nun girişinde bir bilet kabini ve mağaranın girişine kadar sizi götürecek olan minik tur servisleri yer alıyor. Yine oldukça ucuz olan biletinizi aldıktan sonra servislerle mağaranın girişine götürülüyorsunuz. Mağara toplam iki bölümden oluşuyor. Mağaraların girişinde telefonlarınız ve görüntü cihazlarınız toplanıyor. Bunun nedeni ise mağarada görüntü alınmasına izin verilmemesi. Evet, maalesef ki mağaranın muhteşem atmosferini görüntülemeniz mümkün değil. Peki, imkânsız mı? Hayır. Mağaradaki genellikle öğrenci olan güvenlik görevlilerine minik bir harçlık verirseniz hem kimse görmeden fotoğraf çekmenize izin veriyorlar hem de en güzel kare nereden yakalanır bu konuda yardımcı oluyorlar.
Mağaranın bir bölümü yürüyerek gezilirken bir bölümünü de su üzerinde botla geziyorsunuz. Bu arada mağaranın dünyanın yedi harikası listesine adaylığı da bulunuyor.
Harissa Tepesi ve Lübnan’da Teleferik Yolculuğu
Harissa Tepesi, Lübnan’ın en yüksek noktalarından bir tanesi. Tepeye yaklaşık 10 dakika süren bir teleferik yolculuğu ile ulaşıyorsunuz. Bilet fiyatının yaklaşık 1 dolar olduğu teleferik bileti ile gidiş-dönüş bir yolculuk yapabiliyorsunuz. Ayrıca zirveye gelindiğinde yürümek istemeyenler de yine bilet fiyatına dâhil olan finiküler hattını kullanabilir.
Gelelim Harissa Tepesi’nde ne işimiz olduğuna. Tepede, Brezilya’daki heykele benzer şekilde bir heykel yapılmış. Yaklaşık 75 ton ağırlığındaki bu Meryem Ana heykelini daha önce Brezilya’da yaşamış olan zengin bir Lübnan’lı iş adamı yaptırmış. Aynı zamanda heykelin alt kısmında da pek de büyük olmayan bir kilise yer alıyor. Papa, önceki yıllarda bu tepeyi ziyaret edince buranın önemi daha da artmış. Harissa Tepesi bundan dolayı Lübnan’da gezilecek yerler arasında ön sırada yer alıyor. Bu arada muhteşem bir manzara için de bu tepe ziyaret etmeye değer. Yükseklik korkusu olanlara sevgiler.
Byblos
Byblos, Fenike Dönemi’nin en önemli liman kenti olarak biliniyor. Lübnan’da bu liman kentine Cübeyl diyorlar. O yüzden daha hızlı bir iletişim kurmak adına bu ismi de kullanabilirsiniz.
Peki, Byblos görülmeli mi? Açıkçası Byblos küçük bir Bodrum gibi duruyor her bakımdan. Fakat biz kış döneminde gittiğimiz için pek de hareketli değildi. Ayıca Lübnan’ın diğer yerlerine göre de pahalı bir yer Byblos. Belki sahilde kahve içmek iyi gelebilir. Bütçeniz dahilinde balık restoranlarında Akdeniz’in taze balıklarını tüketebilirsiniz.
Byblos ile birlikte Lübnan’daki ikinci günümüz de bitmiş oluyor. Akşam vakti Hamra’daki kafe ve restoranları deneyimleyebilirsiniz.
Lübnan’daki üçüncü günümüzde Lübnan’ın iç kesimlerine yani Suriye taraflarına gidiyoruz. Tabii, bu sizi korkutmasın; güvenli bir bölgeye seyahat ediyoruz.
Yazının başında da dediğim gibi Lübnan büyük bir ülke değil. Bu yüzden saatlerce bir yolculuktan bahsetmiyoruz. Zaten gideceğimiz en uzak mesafe de 3. gün rotasındaki yerler olacak. Bu rotadaki en uzak yer olan Baalbek, Beyrut’tan iki saat uzaklıkta yer alıyor. Hazırsanız 3. gün güzergâhımız Bekaa Vadisi.
Baalbek
Baalbek, MÖ 1100 yıllarında Fenikeliler tarafından yapılmış bir antik kent. Türkiye’deki ortalama bir antik kent büyüklüğünde olan Baalbek, 1984 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Ayrıca Orta Doğu’nun en eski antik kenti olarak da büyük bir öneme sahip. Devasa sütunların arasında kaliteli fotoğraflar elde etmek mümkün. Sadece Baküs Tapınağı bile insanı büyülemeye yetiyor.
Baalbek’te sadece Fenikeliler’in değil; Roma, Memluklar ve Osmanlı izlerine de rastlamak mümkün. Sırasıyla Baal, Zeus ve Jüpiter adına kurulan şehir, Romalıların çok tanrılı inanış sistemini bırakmasından sonra önemini yitirmiş.
Yine oldukça ucuz bir bilet karşılığında bu antik kenti gezebiliyorsunuz. Lübnan’da gezilecek yerler denilince yine Baalbek akla ilk gelen yerler arasında bulunuyor.
Ksara
Ksara da tıpkı Baalbek gibi Bekaa Vadisi’nde bulunuyor. Bekaa Vadisi, Lübnan tarımının en kalbi diyebiliriz. Pek çok tarım ürünü burada yetişiyor. Bekaa Vadisi’nde bulunan Ksara ise üzüm bağları ve yaklaşık 2 kilometrelik yeraltı tünelleri ile ünlü bir şato.
Bu şatoda belli bir ücret ödeyerek yeraltı tünelleri gezilebildiği gibi dilerseniz burada şarap tadımı da yapabiliyorsunuz. Ayrıca yine şarap satın almanız da mümkün.
Şatonun girişinde size Ksara’nın tarihini anlatan bir video izletiyorlar. Ardından ise 3 dolar karşılığında (Şubat 2022) farklı türdeki şarapları tadabiliyorsunuz. Bence Ksara, Lübnan seyahatinizde mutlaka rotanıza eklemeniz gereken bir yer.
Anjar
Encer, Haoush Mousa olarak da bilinen Anjar, Lübnan'daki Bekaa Vadisi'nde bulunan bir Ermenilerin yaşadığı bir kasabadır. 1984 yılında UNESCO tarafından bir Dünya Mirası olarak ilan edildiğini de notlarımız arasına ekleyelim.
Aslında Anjar, Lübnan seyahatimizde gördüğümüz en sönük yer olsa da buradaki restoran sayesinde muhteşem Lübnan yemeklerini tattığımız için en mutlu ayrıldığımız yer oldu. Eğer ki rotanıza Anjar’ı eklemeyecekseniz bile sırf yemekleri için bu kasabaya gelebilirsiniz. Beyrut’tan buraya ulaşmak yaklaşık 1,5 saat sürüyor.
Lübnan’da Neler Yenir?,
Lübnan hem Akdeniz hem de Arap mutfağından lezzetler sunuyor. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye ile Lübnan mutfağının damak zevki bu yüzde birbirine yakın.
Lübnan’da yiyebileceğiniz yemekler şöyle:
Falafel, Humus, Baba Ghanoug, Tabbouleh, Fatayer, Lebneh, Fattoush, Kibbeh, Kafta, Khoobz Arabi, Manakish, Kebab, Shawarma, Sfouf, Künefe, Halawet el Jeben, Sütlaç, Osmalieh.
Lübnan özellikle humus, zeytinyağlılar ve salata konusunda oldukça başarılı bir ülke. Ayrıca shawarma denilen sarımsak soslu et dönerleri de yine beni oldukça etkiledi.
Lübnan Rakısı Arak
Tıpkı Türk rakısı gibi Lübnan’ın da kendine has bir rakısı var: Arak. Aslında okuduğum yorumlarda arakın rakıya göre hafif olduğu yazıyordu ama dört kişiden oluşan grubumuza ağır geldi. Bir kadehi bile bitiremedik. Rakı sevenler Lübnan’da arak deneyebilirler.
Lübnan Birası Almaza
Lübnan’da Türkiye’nin aksine pek fazla bira seçeneği bulunmuyor. Neredeyse gideceğiniz Lübnan yapımı Almaza isimli bira satılıyor.
Lübnan’da Nerede Yemek Yenir?
Lübnan az önce saydığım yemek çeşitliliği bakımından oldukça zengin bir ülke. Bunun yanında muhtemelen ekonomik krizden kaynaklı olarak öyle adım başı restoran yok. Lübnan’da deneyimlediğimiz yerler şöyle:
Barbar
Hamra’da bulunan bir restoran. Oldukça yoğun iş yapan bu mekân bütün Lübnan yöresel lezzetlerini barındırıyor. Fiyat olarak da oldukça makul.
Little Beirut
Hamra’da kafe-bar şeklinde hizmet veriyor. Biz daha çok burada kahve içtik. Yine fiyat olarak oldukça makul.
Paul
Down Town’da bulunan bir kafe. Kendinizi burada İtalya’da gibi hissediyorsunuz. Menüde çok fazla seçenek olsa da kasada o kadar da seçenek yok. Belki de biz akşam vakti gittiğimiz içindir. Ilık Beyrut havası yüzünüze vururken kendinizi Avrupalı gibi hissedip kahve içmek için ideal bir yer. Yine kahve çeşitleri pek de pahalı değil. Hatta konumuna göre ucuz bile denilebilir.
Tota
Tota, Mar Mkhayel’de bulunan bir kafe-bar. Mekândaki görsellerden ve mekânın müdavimlerinden anladığım kadarıyla eşcinsel dostu bir mekân burası. Kimsenin kimseye göz ucuyla bile bakmadığı bu mekân salaş bir Balat kafesi izlenimi veriyor. Fiyatlar genel olarak ucuz.
Al Shams Restaurant
Anjar’da bulunan bu restoran Lübnan’da en beğendiğim restoran oldu. Hem bütün Lübnan mutfağına hakimler hem de ikramlarıyla karnımızı olduğu kadar gözümüzü de doyurdular. Fiyat olarak da yine oldukça makul bir yer.
Lübnan'dan aktaracaklarım bu kadar. Merak ettikleriniz ya da eklemek istedikleriniz varsa lütfen yorum bölümüne yazarak bizimle paylaşın.
Hayat, en başından en sonuna kadar adım adım gittiğin uzun bir yol. Bu yolun başlangıcı ve sonu kadar, bu yolun nerelerini adımladığın da bir o kadar önemli. “Yol açık, yola çık” felsefesinden ödün vermeyen ruhumuz, yine koyuldu yollara. Yine bir yolculuk ve bambaşka bir rota. Bu kez rotamızı Fairoz’un, Halil Cibran’ın, Amin Maalouf’un memleketi Lübnan’a çevirdik. Ön yargıların aksine bu yolculukta başımıza bir şey gelmese de bu yolculuğun hepimizi değiştirdiği apaçık bir gerçek; tıpkı diğerleri gibi.
Lübnan, Asya’nın batısında kalan bir Orta Doğu ülkesi. Aslında Orta Doğu kelimesi coğrafi olarak Lübnan’ı tanımlamak için doğru olsa da sosyolojik olarak yeterli bir tanımlama değil. Lübnan, diğer Orta Doğu ülkelerinin aksine yönünü Batı’ya dönmüş bir ülke. Öte yandan da bir Akdeniz ülkesi. Yani, bütün “yön”lerden izler taşıyor Lübnan. Komşuları ile başı dertte; bir tarafta İsrail, diğer tarafta Suriye. İç savaş, komşu ülkelerle savaşlar, ekonomik gelişmeler, işsizlik ve 2020 yılında Beyrut’taki büyük liman patlaması maalesef ki Lübnan halkının çoğunun ülkeden kaçmasına neden olmuş. Çoğu bina bomboş. Alt yapı konusu ise şu sıralar ülkenin en büyük sorunu denilebilir. Ülkeye günlük sadece birkaç saatlik elektrik verilebiliyor. Akşam olunca ülke karanlığa gömülüyor. Tabii, bu yazıda derdiğimiz sosyo-ekonomik analizler değil. Her yazıda olduğu gibi bir çerçeve çizmek ve eğer ki bir seyahat planı varsa deneyimleri aktarmak.
Hazırsanız başlıyoruz.
Lübnan’a Nasıl Gidilir?
Lübnan’a gidiş için en uygun seçenek hava yolu. Kara yolu ile ulaşım Suriye’nin içinde bulunduğu olaylardan dolayı pek mümkün değil şu yıllarda. Belki gün gelir, kara yolu ile de ulaşma imkânı olur Lübnan’a. Deniz yolu ile ulaşım içinse Mersin’den Lübnan’ın bir şehri olan Trablusşam’a feribot seferleri varmış fakat biletler nerede satılır, nasıl gidilir bulamadım doğrusu.
Lübnan’a Gitmek İçin En Uygun Zaman Nedir?
Akdeniz ikliminin yaşandığı bütün ülkelerde olduğu gibi Lübnan’a da en uygun seyahat zamanı ilkbahar ve sonbahar ayları. Biz, zaman problemi yaşadığımız için şubat ayını tercih ettik. Aslında bir bakıma da iyi oldu; çünkü bir taraftan bahar havası yüzümüze çarparken bir taraftan da karla kaplı Lübnan dağlarını gördük. Tabii, yağmura yakalanma riskiniz de kış aylarında epey fazla. Bu yüzden eğer ki zaman probleminiz yoksa ilkbahar ya da sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz. Kışın yağmur, yazın ise aşırı sıcaklar konforlu bir gezi yapmanızı engelleyecektir.
Lübnan Güvenli Bir Ülke mi?
Lübnan'da yağmura yakalandık.
Lübnan uzun yıllar iç savaş ile sınanmış bir ülke. Lübnan’da çok fazla dini, etnik ve mezhepsel grup yaşıyor. Gördüğüm kadarıyla bu iç savaş Lübnan halkına zor da olsa birlikte yaşamanın mecbur olduğunu öğretmiş. İnsanlar, yolda yürürken dönüp bakmıyorlar bile. Kafelerde, barlarda bile herkes kendi halinde. Bu bakımdan kendinizi bir Avrupa ülkesinde hissediyorsunuz. Biz iki kadın, iki erkek arkadaş dört kişilik bir grup olarak gittik ve asla bir yan bakışa maruz kalmadık. Eğer ki Lübnan’ın çok da ücra köşesine gitmeyecekseniz güvenlik konusunu aklınıza bile getirmenize gerek yok. Zaten aşağıda çizeceğim rota oldukça güvenli bir rota olacak.
Bu arada Lübnan’a gideceğinizi söylediğinizde arkadaş çevreniz, aileniz, eşiniz dostunuz Lübnan’ın asla güvenli bir ülke olmadığını söyleyecektir. Onlara cevap verip zamanınızı harcamayın. Onları ön yargıları ile baş başa bırakın ve sessizce oradan uzaklaşın.
Eğer ki yolunuz iran'a düşecekse bu yazı tam size göre!
Lübnan İçin Kaç Gün Yeterli?
Lübnan yüz ölçümü olarak çok da büyük bir ülke değil. Konya’nın yüz ölçümü 38.873 km², Lübnan’ın yüz ölçümü ise 10.452 km². Yani Lübnan’ı gezmek için öyle bir haftalık programa ihtiyacınız yok. Bence bu şirin ülkeyi gezmek için dört gün yeterli bir süre.
Lübnan Pahalı Bir Ülke mi?
Yazının en başında bahsettiğim gibi Lübnan maalesef ki uzun yıllar süren savaşlar, hortumcu yöneticiler ve büyük patlamadan dolayı ekonomik olarak çökmüş bir ülke. Ekonomisi çökük ülkelerde olduğu gibi sokak kuru ile resmi kur arasında ciddi farklar var. Eğer ki sokaktaki döviz bürolarında döviz bozdurursanız 1 dolar 21.000 Lübnan lirasına eşitken, resmi kur 1500 Lübnan lirası. Bu yüzden ülkede kredi kartı kullanılmıyor. Mesela aşağıdaki adisyonda göreceğiniz üzere nakit olarak ödediğimiz için 11 dolar öderken kredi kartı ile ödeseydik 143 dolar ödeyecektik.
Peki, gelelim Lübnan pahalı bir ülke mi sorusunun cevabına. Hayır, eğer ki karaborsa denilen sokaktaki döviz bürolarına paranızı bozdurur ve kredi kartı ile ödeme yapmazsanız Lübnan oldukça makul bir ülke. Biz, dört günlük bir seyahatte uçak ulaşımı hariç kişi başı 200 dolar civarında para harcadık. (Şubat 2022) Tabii, dört kişi olmamız ve şehir içi ulaşımı dörde bölmemiz maliyetimizi azalttı.
Yine daha net anlaşılması için ortalama bazı örnekler verebilirim:
- İki kişilik ortalama bir otel odası günlük 40-50 dolar.
- Bütün gün bir taksinin sizi gezdirmesi 60 dolar.
- Müze giriş ücretleri maksimum 1 dolar.
- Dört kişilik tıka basa yediğiniz bir akşam yemeği kişi başı maksimum 10 dolar.
Lübnan, PCR testi konusunda ülkeye girişte akıl sır ermeyen bir yöntem benimsemiş. İster aşılı olun, ister aşılı olmayın Türkiye’den çıkışta 48 saat içinde yapılmış bir PCR testi ve yine Lübnan’a girişte 30 dolar karşılığında zorunlu bir PCR testi istiyor. Lübnan’daki PCR testi ücretini Lübnan Sağlık Bakanlığının aşağıda notlara ekleyeceğim internet sitesine yapıyorsunuz. Zaten Türkiye’den çıkışta yaptığımız PCR testini neden iki saatlik yolculuk sonunda Lübnan’a girişte tekrardan yaptığımızın ise mantıklı bir açıklaması yok. Test sonrası sizi gönderiyorlar. Testiniz pozitif çıksa size ulaşabilecekleri bir numara bile yok. Gezi sırasında Lübnan’lı bir taksiciye bunu anlattığımızda sebebinin yalnızca para kazanmak olduğunu söylemişti taksi şoförü.
Lübnan Halkı Misafirperver mi?
Bütün Akdeniz ve Orta Doğu halkları gibi Lübnan halkı da oldukça sıcak ve yardımsever. Adres sormak istediğinizde bile işlerini güçlerini bırakıp sizi gideceğiniz yere götürüyorlar. Az önce de söylediğim gibi herhangi bir mekâna oturduğunuzda ya da yolda yürürken asla dönüp bakmıyorlar; kimse sizi rahatsız edecek bir harekette bulunmuyor. Tabii, her ülkede olduğu gibi bu ülkede de kötü niyetli insanlar mevcut. Özellikle taksiciler konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Taksiciler iyi bir pazarlık yapmazsanız sizi normalden daha fazla ücrete götürmek için her yolu deniyor.
Bu arada Lübnan halkı Türkiye halkını çok seviyor. Türkiyeli olduğunuzu söylediğinizde daha da candan bir şekilde sizi karşılıyorlar. Zaten çoğunluğunun bir şekilde Türkiye ile ilişkisi var. Kimisi ticaret, kimisi evlilik, kimisi de Türkiye’den konut almış. Ayrıca Türk dizileri de Lübnan’da oldukça popüler. Hiçbir şey konuşamazsanız Türk dizileri imdadınıza yetişiyor.
Bu yazıya da mutlaka göz atın!
İLGİLİ HABER
Lviv'de gidilebilecek 6 konsept mekanLübnan’da Gezilecek Yerler: Gün Gün Lübnan Gezi Rotası
Aşağıdaki program üç günlük bir Lübnan seyahati düşünülerek hazırlanmıştır. lübnan gezi rehberi arayanlar, Lübnan gezilecek yerler nerelerdir diye soranlar için Lübnan seyahat rotası çizilmiştir.
LÜBNAN’DA 1. GÜN
Lübnan’a gittiğiniz ilk gün Beyrut şehir merkezinde mutlaka görülmesi gereken yerleri gezerek Lübnan seyahatinize başlayabilirsiniz. Detaylı bir araştırma sonucu ve Lübnan’da bizzat deneyimleyerek oluşturduğum liste şöyle:
Nejmah Meydanı, Ortodoks Kilisesi, Roma Hamamı kalıntıları, BM binası, Mohammed El-Amin Camisi, Beyrut Ulusal Müzesi, Mim Museum, Güvercin Kayalıkları, Nicolas Sursock Museum.
Güvercin Kayalıkları: Güvercin Kayalıkları, Lübnan için simge doğal güzelliklerden bir tanesi. Belki de Lübnan’ı anlatan bir fotoğraf paylaşın deseniz ilk olarak burası paylaşılır. Raouche Rocks olarak da bilinen bu doğal oluşum, iki devasa kayayı denizin şekillendirmesiyle oluşmuş. Uzun sahil şeridinde harika bir manzara sunan bu kayalıklar, ayrıca gün batımı için de harika bir seçenek.
Güvercin Kayalıkları
Tabii, tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi Lübnan’da da korunması gereken pek çok yapı yeteri kadar korunmuyor. Kayalıkların etrafı çöple dolmuş, etrafa yazılar yazılmış. Yine de bu kayalıklar öyle büyüleyici ki etraftaki çöpler kayalıkların sizi etkilemesinden alıkoyamıyor. Bu arada sahildeki teknelerle açılıp kayalılıkları ve Beyrut’u denizden de seyretmek mümkün. Sahilde yer alan tekneler belli bir ücret karşılığında size böyle bir hizmet sunuyor.
Vinç yardımı ile aşağı indirilen teknelerle denize açılıp kayalıkların etrafını dolaşabiliyorsunuzGüvercin Kayalıkları’nın Acıklı Hikâyesi
Güvercin Kayalıkları, en az görüntüsü kadar acıklı hikâyesi ile de insanları etkiliyor. Şöyle ki; bildiğiniz gibi Lübnan pek çok dini ve etnik yapıdan oluşuyor. Eskiden Lübnan’da farklı din mensuplarından bireylerin birbiri ile evlenmesine aileler karşı çıkıyor, izin vermiyormuş. Farklı bir dinden olup birbirine kavuşamayan aşıklar ise kendilerini Güvercin Kayalıkları’ndan Akdeniz’in sularına bırakıyormuş. Peki, ya güvercin? Güvercin eşine en sadık canlı olarak bilindiği için de bu ismi vermişler.
Yakın bir zamana kadar bu kayalıkların üzerine çıkmak mümkünken intihar vakaları nedeniyle günümüzde bu kayalıklara çıkmak yasak.
Muhammed el-Emîn Camii
Tıpkı Güvercin Kayalıkları gibi Muhammed el-Emîn Camii de Lübnan’ın sembol noktalarından bir tanesi. Beyrut Limanı’na oldukça yakın olan bu yapı, masmavi kubbesinden dolayı Mavi Kubbeli Cami olarak da biliyor. Ayrıca İstanbul’daki Sultan Ahmet Camii’ne benzerliği de oldukça dikkat çekiyor.
Cami, 2020’deki patlama sırasında büyük hasar görmesine rağmen günümüzde Türkiye’nin de desteklediği bakım çalışması ile oldukça güzel görünüyor. Çöl rengi taşları ve masmavi kubbesi ile Muhammed el-Emîn Camii Lübnan’da görülmeye değer bir yapı.
Beyrut Ulusal Müzesi
Lübnan küçük bir ülke olmasına rağmen oldukça kadim bir ülke. Tabii, en başında saydığım sebeplerden dolayı kültürel değerleri koruma konusunda dirayetli davranamamış. Antik dünyanın tüccarları olarak bilinen Fenikeliler’den geriye sergilenecek pek de bir şey kalmamış.
Beyrut Ulusal Müzesi, bu anlamda baktığımızda içerisindeki eserler bakımından yeterli doyuruculuğu sunmuyor. Tabii, iki katlı müze binası, modern müzecilik anlayışı ile Beyrut Ulusal Müzesi Beyrut’ta mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Müzede Helenistik, Roma, Bizans, Memluk ve Osmanlı dönemlerine ait eserleri görmek mümkün.
Mim Museum
Beyrut Ulusal Müzesi’nin 300 metre ilerisinde bulunan Mim Museum, mineral müzesi olarak da biliyor. Aslında ne yalan söyleyeyim ön yargı ile gittiğim müzelerden bir tanesi bu müze. Herhalde birkaç tane element vardır, diyerek gittiğim bu müze beni oldukça şaşırttı.
Müzede, 70 ülkeden 450 farklı türü temsil eden 2000'den fazla mineral sergileniyor ve dünyadaki en önemli özel mineral koleksiyonlarından biri olarak kabul ediliyor. Pek çok elementi görmek insanı gerçekten büyülüyor.
Ayrıca müzede bir de fosil bölümü bulunuyor. Çeşitli canlıların fosillerini görmek ve ardından da dünya standartlarında hazırlanmış animasyon klibini izlemek insanı gerçekten de büyülüyor. Biz, öyle bir bakıp çıkacağız diyerek girmiştik ve içeride iki saatten fazla zaman geçirdik. Eğer ki Beyrut’a gidecekseniz Beyrut rotanıza mutlaka Mim Museum’u eklemeyi unutmayın.
Lübnan’da birinci gün rotası böyleydi. Dilerseniz birinci günün akşamını Down Town yahut Beyrut'taki Mar Mikhael Caddesi’ndeki kafelerde değerlendirebilirsiniz.
LÜBNAN’DA 2. GÜN
Lübnan’da bulunduğumuz ikinci gün ise rotamız şöyle:
Jeita Grotto, Harissa, Byblos.
Beyrut’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında birazdan sayacağım yerler de bulunuyor. Şehir merkezindeki yerlere Uber kullanarak gitmek mümkünken biz ikinci gün gideceğimiz yerler için bir taksi ile anlaştık. Taksi bizi gün boyu gideceğimiz yerlere götürdü ve toplam olarak 60 dolar (Şubat 2022) ödedik.
Hazırsanız 2. gün Lübnan rotasına başlıyoruz:
Jeita Grotto
Jeita Grotto, Lübnan denilince akla ilk gelen doğal oluşumlar arasında yer alıyor. Jeita Mağarası, yaklaşık 9 kilometrelik bir uzunluğu kapsayan iki ayrı, ancak birbirine bağlı, karstik kireçtaşı mağaralarından oluşan bir sistem. Mağaralar, Lübnan'ın başkent Beyrut'un 18 kilometre kuzeyindeki Jeita mevkiinde Nahr al-Kalb Vadisi’nde bulunmaktadır.
Genellikle Lübnan hakkında yeterli bilgiye sahip olmayanlar Lübnan’ı diğer Orta Doğu Ülkeleri gibi çöllerle çevrili bir ülke sanıyor. Hâlbuki Lübnan, tam bir Akdeniz ülkesi. Nahr al-Kalb Vadisi’ne gittiğinizde bunu net bir şekilde görebiliyorsunuz. Yemyeşil dağlar, devasa bir vadi ve oldukça yüksek debili bir akarsu… İşte Jeita Grotto tam olarak burada yer alıyor.
Oldukça yoğun bir ziyaretçi akınına sahip olan Jeita Grotto’nun girişinde bir bilet kabini ve mağaranın girişine kadar sizi götürecek olan minik tur servisleri yer alıyor. Yine oldukça ucuz olan biletinizi aldıktan sonra servislerle mağaranın girişine götürülüyorsunuz. Mağara toplam iki bölümden oluşuyor. Mağaraların girişinde telefonlarınız ve görüntü cihazlarınız toplanıyor. Bunun nedeni ise mağarada görüntü alınmasına izin verilmemesi. Evet, maalesef ki mağaranın muhteşem atmosferini görüntülemeniz mümkün değil. Peki, imkânsız mı? Hayır. Mağaradaki genellikle öğrenci olan güvenlik görevlilerine minik bir harçlık verirseniz hem kimse görmeden fotoğraf çekmenize izin veriyorlar hem de en güzel kare nereden yakalanır bu konuda yardımcı oluyorlar.
Mağaranın bir bölümü yürüyerek gezilirken bir bölümünü de su üzerinde botla geziyorsunuz. Bu arada mağaranın dünyanın yedi harikası listesine adaylığı da bulunuyor.
Harissa Tepesi ve Lübnan’da Teleferik Yolculuğu
Harissa Tepesi, Lübnan’ın en yüksek noktalarından bir tanesi. Tepeye yaklaşık 10 dakika süren bir teleferik yolculuğu ile ulaşıyorsunuz. Bilet fiyatının yaklaşık 1 dolar olduğu teleferik bileti ile gidiş-dönüş bir yolculuk yapabiliyorsunuz. Ayrıca zirveye gelindiğinde yürümek istemeyenler de yine bilet fiyatına dâhil olan finiküler hattını kullanabilir.
Gelelim Harissa Tepesi’nde ne işimiz olduğuna. Tepede, Brezilya’daki heykele benzer şekilde bir heykel yapılmış. Yaklaşık 75 ton ağırlığındaki bu Meryem Ana heykelini daha önce Brezilya’da yaşamış olan zengin bir Lübnan’lı iş adamı yaptırmış. Aynı zamanda heykelin alt kısmında da pek de büyük olmayan bir kilise yer alıyor. Papa, önceki yıllarda bu tepeyi ziyaret edince buranın önemi daha da artmış. Harissa Tepesi bundan dolayı Lübnan’da gezilecek yerler arasında ön sırada yer alıyor. Bu arada muhteşem bir manzara için de bu tepe ziyaret etmeye değer. Yükseklik korkusu olanlara sevgiler.
Byblos
Byblos, Fenike Dönemi’nin en önemli liman kenti olarak biliniyor. Lübnan’da bu liman kentine Cübeyl diyorlar. O yüzden daha hızlı bir iletişim kurmak adına bu ismi de kullanabilirsiniz.
Peki, Byblos görülmeli mi? Açıkçası Byblos küçük bir Bodrum gibi duruyor her bakımdan. Fakat biz kış döneminde gittiğimiz için pek de hareketli değildi. Ayıca Lübnan’ın diğer yerlerine göre de pahalı bir yer Byblos. Belki sahilde kahve içmek iyi gelebilir. Bütçeniz dahilinde balık restoranlarında Akdeniz’in taze balıklarını tüketebilirsiniz.
Byblos ile birlikte Lübnan’daki ikinci günümüz de bitmiş oluyor. Akşam vakti Hamra’daki kafe ve restoranları deneyimleyebilirsiniz.
LÜBNAN’DA 3. GÜN
Lübnan’daki üçüncü günümüzde Lübnan’ın iç kesimlerine yani Suriye taraflarına gidiyoruz. Tabii, bu sizi korkutmasın; güvenli bir bölgeye seyahat ediyoruz.
Yazının başında da dediğim gibi Lübnan büyük bir ülke değil. Bu yüzden saatlerce bir yolculuktan bahsetmiyoruz. Zaten gideceğimiz en uzak mesafe de 3. gün rotasındaki yerler olacak. Bu rotadaki en uzak yer olan Baalbek, Beyrut’tan iki saat uzaklıkta yer alıyor. Hazırsanız 3. gün güzergâhımız Bekaa Vadisi.
Baalbek
Baalbek, MÖ 1100 yıllarında Fenikeliler tarafından yapılmış bir antik kent. Türkiye’deki ortalama bir antik kent büyüklüğünde olan Baalbek, 1984 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Ayrıca Orta Doğu’nun en eski antik kenti olarak da büyük bir öneme sahip. Devasa sütunların arasında kaliteli fotoğraflar elde etmek mümkün. Sadece Baküs Tapınağı bile insanı büyülemeye yetiyor.
Baalbek’te sadece Fenikeliler’in değil; Roma, Memluklar ve Osmanlı izlerine de rastlamak mümkün. Sırasıyla Baal, Zeus ve Jüpiter adına kurulan şehir, Romalıların çok tanrılı inanış sistemini bırakmasından sonra önemini yitirmiş.
Yine oldukça ucuz bir bilet karşılığında bu antik kenti gezebiliyorsunuz. Lübnan’da gezilecek yerler denilince yine Baalbek akla ilk gelen yerler arasında bulunuyor.
Ksara
Ksara da tıpkı Baalbek gibi Bekaa Vadisi’nde bulunuyor. Bekaa Vadisi, Lübnan tarımının en kalbi diyebiliriz. Pek çok tarım ürünü burada yetişiyor. Bekaa Vadisi’nde bulunan Ksara ise üzüm bağları ve yaklaşık 2 kilometrelik yeraltı tünelleri ile ünlü bir şato.
Bu şatoda belli bir ücret ödeyerek yeraltı tünelleri gezilebildiği gibi dilerseniz burada şarap tadımı da yapabiliyorsunuz. Ayrıca yine şarap satın almanız da mümkün.
Şatonun girişinde size Ksara’nın tarihini anlatan bir video izletiyorlar. Ardından ise 3 dolar karşılığında (Şubat 2022) farklı türdeki şarapları tadabiliyorsunuz. Bence Ksara, Lübnan seyahatinizde mutlaka rotanıza eklemeniz gereken bir yer.
Anjar
Encer, Haoush Mousa olarak da bilinen Anjar, Lübnan'daki Bekaa Vadisi'nde bulunan bir Ermenilerin yaşadığı bir kasabadır. 1984 yılında UNESCO tarafından bir Dünya Mirası olarak ilan edildiğini de notlarımız arasına ekleyelim.
Aslında Anjar, Lübnan seyahatimizde gördüğümüz en sönük yer olsa da buradaki restoran sayesinde muhteşem Lübnan yemeklerini tattığımız için en mutlu ayrıldığımız yer oldu. Eğer ki rotanıza Anjar’ı eklemeyecekseniz bile sırf yemekleri için bu kasabaya gelebilirsiniz. Beyrut’tan buraya ulaşmak yaklaşık 1,5 saat sürüyor.
Lübnan’da Neler Yenir?,
Lübnan hem Akdeniz hem de Arap mutfağından lezzetler sunuyor. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye ile Lübnan mutfağının damak zevki bu yüzde birbirine yakın.
Lübnan’da yiyebileceğiniz yemekler şöyle:
Falafel, Humus, Baba Ghanoug, Tabbouleh, Fatayer, Lebneh, Fattoush, Kibbeh, Kafta, Khoobz Arabi, Manakish, Kebab, Shawarma, Sfouf, Künefe, Halawet el Jeben, Sütlaç, Osmalieh.
Lübnan özellikle humus, zeytinyağlılar ve salata konusunda oldukça başarılı bir ülke. Ayrıca shawarma denilen sarımsak soslu et dönerleri de yine beni oldukça etkiledi.
Lübnan Rakısı Arak
Tıpkı Türk rakısı gibi Lübnan’ın da kendine has bir rakısı var: Arak. Aslında okuduğum yorumlarda arakın rakıya göre hafif olduğu yazıyordu ama dört kişiden oluşan grubumuza ağır geldi. Bir kadehi bile bitiremedik. Rakı sevenler Lübnan’da arak deneyebilirler.
Lübnan Birası Almaza
Lübnan’da Türkiye’nin aksine pek fazla bira seçeneği bulunmuyor. Neredeyse gideceğiniz Lübnan yapımı Almaza isimli bira satılıyor.
Lübnan’da Nerede Yemek Yenir?
Lübnan az önce saydığım yemek çeşitliliği bakımından oldukça zengin bir ülke. Bunun yanında muhtemelen ekonomik krizden kaynaklı olarak öyle adım başı restoran yok. Lübnan’da deneyimlediğimiz yerler şöyle:
Barbar
Hamra’da bulunan bir restoran. Oldukça yoğun iş yapan bu mekân bütün Lübnan yöresel lezzetlerini barındırıyor. Fiyat olarak da oldukça makul.
Little Beirut
Hamra’da kafe-bar şeklinde hizmet veriyor. Biz daha çok burada kahve içtik. Yine fiyat olarak oldukça makul.
Paul
Down Town’da bulunan bir kafe. Kendinizi burada İtalya’da gibi hissediyorsunuz. Menüde çok fazla seçenek olsa da kasada o kadar da seçenek yok. Belki de biz akşam vakti gittiğimiz içindir. Ilık Beyrut havası yüzünüze vururken kendinizi Avrupalı gibi hissedip kahve içmek için ideal bir yer. Yine kahve çeşitleri pek de pahalı değil. Hatta konumuna göre ucuz bile denilebilir.
Tota
Tota, Mar Mkhayel’de bulunan bir kafe-bar. Mekândaki görsellerden ve mekânın müdavimlerinden anladığım kadarıyla eşcinsel dostu bir mekân burası. Kimsenin kimseye göz ucuyla bile bakmadığı bu mekân salaş bir Balat kafesi izlenimi veriyor. Fiyatlar genel olarak ucuz.
Al Shams Restaurant
Anjar’da bulunan bu restoran Lübnan’da en beğendiğim restoran oldu. Hem bütün Lübnan mutfağına hakimler hem de ikramlarıyla karnımızı olduğu kadar gözümüzü de doyurdular. Fiyat olarak da yine oldukça makul bir yer.
Lübnan'dan aktaracaklarım bu kadar. Merak ettikleriniz ya da eklemek istedikleriniz varsa lütfen yorum bölümüne yazarak bizimle paylaşın.
www.murekkephaber.com