Eğer 90’lı yılların hemen başında dünyaya gelmişseniz kafanızdaki TRT imajı hiç de parlak bir imaj değildir. Özel kanalların çekiciliğine karşın soluk renkli, memur soğukluğunda, hiçbir programının ve dizisinin merak uyandırmadığı, kısaca izlemek için hiçbir nedenin bulunmadığı bir TRT. Yılbaşı çekilişlerini saymazsak tabii...
Bizden önceki nesle her ne kadar özel bir kanal olmadığı için zorla izlettirilse de –ki cazip gelen birçok yönü bulunsa da, gözlerini yaklaşık 15 kanalla dünyaya açan bir nesil için hiç de öyle değildi TRT.
Onca seçeneğin arasında sırf eskiden renkli televizyonlar yoktu diye TRT’yi izlemedik hiçbir zaman. Gerçi TRT de devletin diğer asık suratlı kurumları gibi gençlere yıllarca gülmedi. Takii 2000’li yıllara kadar.
2007 yılından sonra TRT ardı ardına gençlerin ilgisini çekecek kanallar kurdu: TRT Müzik, TRT Okul, TRT Çocuk, TRT Şeş, TRT Spor... Üstelik TRT 1’de birkaç başarısız denemenin ardından –Esra Ceyhan gibi- yine tamamen gençlere yönelik yapımlar da yayına girmeye başladı.
Bu ön hazırlıkla hızlı bir ilerleme kaydeden TRT, 2011 yılında Leyla ile Mecnun isimli absürt komedi türündeki diziyi yayına koyarak altın vuruşu da böylelikle yapmış oldu. İnanılması güç olsa da benim neslim okulda, “cafe”de, otobüste, vapurda ilk defa bir TRT dizisini konuşuyordu. Kulaktan kulağa Leyla ile Mecnun yayılıp giderken dizinin bir sonraki bölümü merakla bekleniyordu.
Üstelik Leyla ile Mecnun durağanlaşan Türk dizi sektörü için de yeni bir soluk getirdi. Taklitleri türemeye başladı ardı ardına.
TRT yönetiminin raiting oranlarındaki düşüklük nedeniyle Leyla ile Mecnun isimli diziyi yayından kaldırdığını öğrendiğimde yaz ortasında buz kesti vücudum. Aklıma 90’lı yılların TRT’si geldi. Buz gibi, soğuk, mat bir TRT...
Tüm TRT yapımlarının raiting rekorlarI kırdığını(!) düşündüğümüzde dizinin yayından kaldırılması ise başlı başına bir yazı konusu.
murekkephaber.com