Geçen Pazartesi günü (17 Kasım 2014) bazı ulusal gazetelerin anasayfalarında şöyle bir haber vardı: “Niğde’nin Ulukışla ilçesinin Osmancık mevkiinde hareket halindeki trenin makinisti raylar üzerinde bir eşek gördü, korna çalmasına rağmen hareket etmeyen eşek nedeniyle ani fren yapan tren, eşeğe üç metre kala durdu. Makinist trenden inip eşeğin yanına gittiğinde ise bir şok yaşadı, eşek ayaklarından raya bağlanmıştı.”[1]
Okunduğunda dahi insanı dehşete düşüren bu olayın yaşanma anı makinistte neler uyandırdı bilinmez. Hiçbir ahlaki, dini ve sosyal anlayışla açıklanamayacak ve kabul etmenin mümkün olmayacağı her halükarda yasaklanan ve kanunlarımızda da suç (hayvana yapılan eziyet kabahat kavramı ile açıklansa da) sayılan bu durum insanlık adına tam bir utançtır.
Bu eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişilerin hangi ruh halinde olduğu faillerin yakalanması ve verecekleri ifade ile anlaşılabilecektir. Nitekim konu ile ilgili olarak adli ve idari soruşturma ve kovuşturma başlatıldığı bilgisi alınmıştır.
Tüm Türkiye’nin gündemine bu haber ile düşen Ulukışla ilçesi ve Osmancık mevkii olarak ifade edilen Osmancık Köyü’nü (Resmi kayıtlarda Tepeköy olarak geçmektedir.) bu olay sebebiyle suçlamak ve kamuoyu nezdinde yıpratmak doğru mudur?
O bölgenin, o toprakların çocuklarından biri olarak şunu çok net söylemek isterim: Bu olay tüm Türkiye’de olduğu kadar Ulukışla ilçesinde de, Osmancık (Tepeköy) Köyünde de şiddetle kınanmış ve tepki gösterilmiştir.
Anadolu’nun bağrında, antik Bağdat kervan yolunun üzerinde ve bugün Konya, Adana, Ankara karayollarının kesişme noktasında yer alan Osmancık (Tepeköy) 2. Abdülhamit döneminde yapılan Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun da güzergahında yer almakta ve tren istasyonu o günlerden beri bulunmaktadır.
Klasik Anadolu içtenliği ve misafirperverliği ile kendini gösteren bir köy olan Osmancık’ın (Tepeköy) insanı, bahar aylarında yavrularken yavrusu ölen bir koyunu ya da kuzusu için bile göz yaşı dökerken, yediden yetmişe tüm köylüleri ile tüm acıları ve güzellikleri birlikte yaşarken, böyle bir olay ile Türkiye gündemi gelmekten gerçekten rahatsız olmuşlar ve üzülmüşlerdir.
Tahmini olarak 1800’lü yılların başında Körosman isminde bir Karaman Türkmeni ve iki oğlu (Ali Hoca ve Musa Hoca) tarafından kurulan ve onlardan gelenlerin nesli ile çoğalan ve bugünlere gelen Osmancık (Tepeköy) Köyü, hangi kapıyı çalsanız sıcak bir gülümseme ve “buyrun” nidasıyla karşılanacağınız bir köydür.
Böyle bir olay ile anılmak her Anadolu köyünde üzüntüye yol açacağı gibi Osmancık’ta da (Tepeköy) ciddi bir üzüntü ve sıkıntıya yol açmıştır.
Yalnız, aklıselim olan herkesin açıkça söyleyeceği söz şudur ki: “Bir kişinin yaptığı hata bir topluma özellikle bir köyün tamamına mal edilemez.” Bu sebeple, hiçbir akrabanız ya da tanıdığınız olmasa dahi gitseniz ve ziyaret etseniz başta köy muhtarı ve köy imamı olmak üzere tüm köylüler sizi tüm içtenlikleriyle karşılayacaktır.
Bu istenmeyen hadisenin çözülmesi ve bir daha yaşanmaması da yine tüm köylülerin en büyük temennisidir.
[1] http://www.milliyet.com.tr/esegi-tren-raylarina-baglayip-gundem-1970781/