Daha önce çok fantastik film izledim; fakat Mad Max filminin son serisi olan Mad Max Fury Road, duygusal anlamda fantastik filmlere olan ön yargıyı ortadan kaldırmışa benziyor.
Genelde fantastik filmler, hayalcilik üzerine kurulu görsel öğelerin ağır bastığı filmler olarak lanse edilir. Özellikle 2000’lerin başından beri sürekli kendini yenileyen animasyona yönelik bu filmler, duygusal anlamda biraz kendini geliştirse de, aksiyon sahneleriyle harmanlanıp izleyicilere sunulur. Mad Max’in ilk çıktığı zamanları hatırlıyorum da kafamda sadece o vahşi arabalar, sert kovalamacalar ve araç tutkusu vardı. Serinin diğer filmleri de ilk filmlerin kopyası gibi. Son filmde biraz daha Dünyevi sorunlara değinilmiş, suyun ve enerjinin üzerinde durulmuş. İnsanlık açısından fena da olmamış hani… Mad Max karakterine can veren Tom Hardy ise filmdeki cool tarzını yine koruyarak beklenenin aksine bu sefer pek fazla ön planda olmadı.
Rock Müzik Temalı Tır
Filmin beni en etkileyen sahnesi, savaş tırının önünde durmadan elektro gitar çalan birinin olmasıydı. O ahenk hard rock ve metal müzik sevenlerin dikkatinden kaçmamış olsa gerek ki, her türlü yorumlarda bunu hissedebiliyorsunuz. Gitarın ucundan çıkan alevi saymıyorum bile… Film hiçbir şekilde rutin devam etmiyor. Aksine her dakika ayrı bir heyecanla meşgul ediliyorsunuz. Bu da sürükleyiciliği arttıran etkenler arasında. Kadın figüranların diğer zombi karakterlere aşık olmasından tutun, kolu bacağı olmayan sakat insanların su için yaptıkları mücadele senaryoya renk katmış. Mükemmel bir fantastik aksiyon filmi olmuş diyebilirim. Tek kelime ile “süper” dersek yeridir. Devamı çekilir mi bilmem; ama “Mad Max Fury Road” daha uzun yıllar adından söz ettirecek gibi.