Yusuf Çifc, yazdı
Anadolu’nun kadim coğrafyasında efsaneler hüküm sürer. Kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılan efsaneler… Bu efsanelerde kimi zaman dişi bir yılan kraliçe oluverir ve güzelliği ile büyüler, kimi zaman da Apollon Daphne’nin peşini bırakmaz ve Daphne ise çözümü bir defne ağacına dönüşmektir. Bazen Lokman Hekim ölümsüzlüğün iksirini ararken kendisini Ceyhan Nehri’nde bulur.
Neredeyse her yörenin her şehrin kendine ait bir veya birkaç efsanesi vardır. Her ne kadar bu efsaneler günümüz z kuşağının pek de ilgisini çekmese de aslında zenginliği ile Marvel filmlerine taş çıkarır. Belki Türkiye sinema sektörü fantastiğe bu kadar mesafeli durmasa ne filmler çıkar bu efsanelerden. Neyse konumuz bu değil. Bugün Van’da hala büyük bir heyecanla anlatılan Akdamar Adası efsanesini konuşacağız. Tabii, öncesinde Akdamar Adası gezimizden bahsetmemiz gerekiyor.
Van Gölü’nde Bir Ada: Akdamar Adası
Ada kelimesi ile sorunumuz yok ama Akdamar kelimesinin tam olarak nasıl telaffuz edildiği ile ilgili çeşitli söylentiler var. Kimileri “Ahtamar” şeklinde telaffuz edilmesi gerektiğini söylerken kimileri ile doğru telaffuzun “Ağtamar” şeklinde olduğunu belirtmektedir. Biz yazımızda ismin Türkçeleşmiş hali olan Akdamar’ı tercih edeceğiz.
Akdamar Adası Van Gölü yahut Vanlıların deyimiyle Van Denizi üzerinde yer alan iki büyük adadan büyük olanı. Adanın kıyı uzunluğu yaklaşık olarak üç kilometreyi buluyor. Adayı önemli kılan ise Ermeniler’den kalma ve günümüzde yine adanın ismi ile anılan Surp Haç kilisesi. 915-921 yılları arasında inşa edilen kilise Ermeni mimarisinin en parlak eserleri arasında gösteriliyor. Uzun yıllar faaliyetleri sürdüren kilise 1915 olayları sonrasında terk edilmiş ve uzun bir süre de harap halde restorasyonunu beklemiş. Restore edilmesi çok da uzak geçmişe dayanmıyor. Neyse ki günümüzde restore edildi ve şu an oldukça yoğun turist ağırlıyor.
Kilise gerçekten de görsel bir şölen sunuyor. Mesela güney cephesinde yer alan 11 sahne şöyle:
1. İncil yazarı Lukas.
2. Kuşak, kiliseyi çevreleyen kuşakların içlerinde çeşitli dünyevi sahneler işlenmiştir. Av sahneleri, çeşitli hayvan ve sarayla ilgili birçok sahneye yer verilmiştir.
3. Madalyon, içinde Aziz Martin Stephanos, Sophanias ve Osoria.
4. Hz. Yunus'un denize atılıp balık tarafından yutulması.
5. Yunus Peygamber'i kıyıya bırakan balık (solda) ve Yunus Peygamber'in kurtuluşu (sağda)
6. Yunus Peygamber'in (solda) ve Ninive Kralı bağdaş kurmuş vaziyette
7. İbrahim Peygamber'in İshak'ı kurban etme sahnesi ve gökten inen koç.
8. Musa Peygamber ve On Emir. 9. Hz. İsa (solda) Meryem ve kucağındaki çocuk isa (sağda).
10. Vaspurakan Prensi Hamazasp ile kardeşi Sahak.
11. Davut ve Goliath'ın mücadeele sahnesi.
Akdamar Adası’na Nasıl Gidilir?
Akdamar Adası’na gitmek hem özel araçlarınız ile hem de toplu taşıma ile oldukça kolay.
Van’a geldiğinizde Gevaş minibüslerine binip sizi Akdamar Adası teknelerinin orada indirmelerini söylemeniz yeterli. Van merkezden 15 TL karşılığında yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk ile bu teknelerin kalktığı yere ulaşıyorsunuz. Tekneler ise yaklaşık olarak 45 dakikalık bir yolculuktan sonra Akdamar Adası’na ulaşıyor. Bu teknelerin gidiş – dönüş ücreti 50 TL. (Temmuz 2022)
Akdamar Adası’nın Hüzünlü Hikâyesi
Gerçek olma ihtimali oldukça düşük olsa da Akdamar Adası’nın hüzünlü de bir hikâyesi bulunuyor. Hikâye şöyle:
Yıllar yıllar önce bu adada yaşayan Ermeni bir keşişin güzelliği dillere destan Tamara adında bir kızı vardır. Bu kız öyle güzeldir ki civar köylerde hep bu kızın güzelliği dolaşır. Tabii, bilirsiniz her güzel kızın bir aşığı ve âşıkların da başlarına gelen kötü bir olayları olur. Bizim hikâyemizde de durum değişmiyor.
Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç, güzeller güzeli bu keşiş kızına âşık olur. Bu genç Tamara ile buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamara ise ona gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler. Buraya kadar herhangi bir sorun yok, ne mutlu onlara. Hikayemizin kötü kısmı şimdi başlıyor. Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü yitirip, yorulan genç çoban boğulur ve boğulmadan önce son nefesiyle "Ah Tamara!" diye haykırır. Bunu duyan kız da hemen ardından kendini gölün sularına bırakır O günden sonra ada Ah Tamara! ismi ile anlatılır.
Akdamar Adası Notları
- Adada yer alan kilise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olduğu için adanın girişi ücretsiz değil. Adaya Müzekart ile ya da bilet ücretini ödeyerek çıkabiliyorsunuz.
- Adada müze mağazası bulunuyor. Buradan hediyelik eşya almanız mümkün.
- Adada minik bir kafe bulunuyor. Fiyatları da oldukça makul. Burada kahvenizi yudumlarken adanın keyfini çıkarabilirsiniz.
- Adaya düzenlenen tekne seferleri 19.00’a kadar devam ediyormuş.
- Tekneler adada yaklaşık 1 saat kalıyorlar. Tekneyi kaçırdım diye üzülmeyin, adaya düzenlenen tekne seferlerini aynı firma düzenlediği için bir sonraki tekneye binebilirsiniz.