"Yayın Akışı" serginiz, “Günlükler”in devamı niteliğinde. Bu serinin önceki ve sonraki kısımları arasındaki bağlantıları nasıl tanımlarsınız ve bu serinin gelişimi hakkında bize biraz daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Yayın Akışı, aslında daha önce açtığım “Günlük“lerin (Günlük ve Günlük II Sergileri) devamında şekillenen bir proje. Günlüklerde ele aldığım şehir, şehirde insan ve gündelik hayata dair kesitler zaman algısını “akış” kavramı üzerinden ele alıyordu. Burada akış şehir hayatı içerisinde hızla akan bir zaman algısı yaratırken, pandemi döneminde durum tamamen tersine dönüyor. Evlerine kapanan insanlar durağan ve iş, eğitim, sosyalleşme, zaman öldürme ve daha birçok farklı sebepten dolayı ekran başına odaklı bir yaşam şekline dönüyor. Akmayan bir zamanın metaforu olarak televizyon yayın akışını sağlayan bir öğe olarak bu sergide öne çıkıyor.
Serginizde günlük yaşamın kesitlerine odaklanıyorsunuz. Günlük yaşamın parçalarını seçerken nasıl bir süreç izliyorsunuz?
Sıradan bir “an” olması fikri öne çıkıyor burada. Günlük hayatın akışı içerisinde herkesin karşılaşabileceği, yaşayabileceği ya da içinde bulunabileceği anlar seçmeye, yakalamaya çalışıyorum. İnsanın ya da insanların doğal, yalın ve içinde bulunduğumuz zamanı hissedebileceğimiz bir enstantane duygusu. Bu fikre odaklandığınızda çevrenizde bununla ilgili malzemelere, kaynaklara ulaşmak zor olmuyor.
Tuvalinizi bir günlük gibi kullanmak, nasıl bir ifade özgürlüğü sağlıyor?
Üretim disiplininin oluşması, bence zamanla şekillenen bir süreç. Günlük anlayışı ile resme yaklaşmak, beni motive eden konularla ilişkimi bir süreklilik içerisinde yönetebilmemi sağlıyor. Gündelik hayata dair gözlemler de bulunmak, bunlarla ilgili görsel notlar almak, biriktirmek, katmanlar oluşturmak şeklinde...
Serginizde figüratif resmin güçlü bir rolü var. Figüratif sanatı tercih etmenizin ardındaki düşünce nedir?
Bence bu bir tercih değil, doğal bir süreç... Üretim disiplini gibi kendinizi ifade etme biçiminde yapınıza, kimliğinize uygun, uyumlu şekilde oluşuyor. Ben de kendimi en rahat ifade edebildiğim tavırda resim yapmaya çalışıyorum diyebilirim.
Zamanın akışı ve zamanın donması teması, sergide belirgin bir şekilde görülüyor. Zaman, mekan ve figürleri bir araya getirirken hangi unsurları göz önünde bulunduruyorsunuz?
Sergideki resimlerimde; kapanma döneminde oluşan duygu halini hissedebileceğimiz atmosferi yakalamaya çalıştığımı söyleyebilirim. Bu duyguyu resme bakan kişiye hissettirebilecek unsurları kullanmaya özen gösteriyorum. Ekranları karşısında donmuş insanlar, akışın yayınla sınırlı olduğu bir süreç... Belki de benzer mekanlarda, benzer yayınları izleyen, benzer duygular içerisinde olan ama bunun farkında olmayan insanlar. Resimlerin bu şekilde birbirleriyle etkileşimde olabileceği gibi, resimler bu unsurlar aracılığıyla resme bakan ve bu süreci yaşamış kişilerle de etkileşime geçebilir.
Son olarak sanat kavramınız ve yaklaşımınız zaman içinde nasıl evrildi? Sizin için öne çıkan dönüşüm anları veya ilham kaynakları var mı?
Sanırım sanat yaklaşımım için; birçok ilham veren kişi ve “an”ların bütününden oluşan bir süreç diyebiliriz . Demin bahsettiğim “kendini ifade etme“ meselesi, zamanla sizinle beraber evrilen, dönüşen bir süreç. Maruz kaldığımız her şey toplumsal, kişisel veya daha farklı bir düzeyde üretiminizde bir etki yapıyor ve süreç böyle şekilleniyor.