Süper kötü adam olmayı bırakıp dünyanın en çok sevilen Anti-Villain Ligi ajanı olan Gru, yedi yıl aradan sonra Illumination’ın heyecan verici yeni bir dönemi olan Çılgın Hırsız 4 filmiyle geri dönüyor ve Minyonlar yaramazlıklarına devam ediyor.
Illumination’ın 2022 yazında çıkıp gişe rekorları kıran ve dünya çapında yaklaşık bir milyar dolar hasılat yapan Minions: The Rise of Gru filminden sonra tarihteki en büyük dünya çapında animasyon serisi yeni bir bölümle geri dönüyor. Gru (Oscar adayı STEVE CARELL) ve Lucy (Oscar adayı KRISTEN WIIG) ve kızları – Margo (MIRANDA COSGROVE), Edith (DANA GAIER) ve Agnes (MADISON POLAN) – Gru ailesine yeni bir üyeyi, amacı babasına eziyet etmek olan Gru Jr.’ı katıyor.
Gru’nun yeni bir düşmanı ortaya çıkıyor. Maxime Le Mal (Emmy ödüllü WILL FERRELL) ve tehlikeli sevgilisi Valentina (Emmy adayı SOFÍA VERGARA). Ailemiz kaçmaya, kimliklerini değiştirmeye ve güzel Mayflower kasabasında yeni bir hayata başlamaya zorlanıyor.
Filmdeki yeni karakterleri seslendirenler; JOEY KING (Bullet Train), Emmy ödüllü STEPHEN COLBERT (The Late Show with Stephen Colbert) ve CHLOE FINEMAN (Saturday Night Live). PIERRE COFFIN, Minyonlar’ın ikonik sesi olarak, Oscar adayı STEVE COOGAN ise Silas Ramsbottom olarak geri dönüyor.
Aksiyon ve Illumination’ın tuhaf mizahıyla dolu olan Çılgın Hırsız 4’ün yönetmeni, Minyonlar’ın Oscar adayı CHRIS RENAUD (Çılgın Hırsız, The Secret Life of Pets). Yapımcısı, Illumination’ın vizyoner kurucusu ve CEO’su CHRIS MELEDANDRI P.G.A ve BRETT HOFFMAN (Uygulayıcı Yapımcı, The Super Mario Bros. Movie ve Minions: The Rise of Gru). Filmin yardımcı yönetmeni, PATRICK DELAGE (Animasyon Yönetmeni, Sing 2 ve The Secret Life of Pets 2). Senarist, White Lotus’un Emmy ödüllü yaratıcısı MIKE WHITE ve Çılgın Hırsız filmlerinin kıdemli yazarı KEN DAURIO.
Film müzikleri, Grammy ödüllü besteci HEITOR PEREIRA (Çılgın Hırsız ve Minyonlar serileri) tarafından Akademi Ödülleri adayı PHARREL WILLIAMS’ın (Çılgın Hırsız Serisi, Sing 2) orijinal şarkıları ve kompozisyonlarıyla hazırlandı. Filmin ortak yapımcısı, JEAN-LUC FLORINDA (Minions: The Rise of Gru, Çılgın Hırsız’ın yapım müdürü) ve editörü ise TIFFANY HILLKURTZ, A.C.E (The Secret Life of Pets 2, The Super Mario Bros. Movie ikinci editörü).ARKA PLAN
Çılgın Hırsız serisi, animasyonlu eğlence sektörünün devi olarak öne çıkıyor. Sinema tarihindeki en başarılı animasyon serisi olarak yerini aldı. 4.6 milyar dolarlık hasılatı her geçen gün artıyor. Ancak Çılgın Hırsız’ın büyüleyici evreni gişe başarılarını da aşıyor. Sevilen seri sevimli karakterleriyle, canlı animasyonlarıyla ve hem her dile hem de her kültüre hitap eden mizahıyla tüm dünyada seyirci topluyor.
Seri, süper kötü adamlıktan ebeveynliğe geçiş yapan karakterin macerasını ve minyonların karşı koyulamayan albenisini anlatırken sevgi ve ailenin her şeyi değiştirebilecek bir güç olduğunu da vurguluyor. Illumination kurucu ve CEO’su Chris Meledandri şunu söyledi. “2010 yılında ilk Çılgın Hırsız filmini çıkardığımızdan beri seyircilerimiz bu filmlerle büyüyor. Çocukken bu filmleri izleyip şu anda genç olan ve gençken bu filmleri izleyip şu anda ebeveyn olan izleyicilerimiz var. Her yeni filmde ilk filmde izlediğimiz hedefi ve tutkuyu izliyoruz. Yönetmenlerden yazarlara, oyunculardan sanatçılara, yaratıcı ekibimiz özgünlüğün ve mükemmeliyetin peşinde ve seyircinin beklentilerini her zaman aklında bulunduruyor. Kendimizi hayranlarımızın beklediği standartları korumaya ve her filmde güldürüp eğlendirmeye adadık. Bu 15 yıllık serüvende hayranlarımızın sadakati karşısında minnettarız. Çılgın Hırsız filmiyle ve devam filmleriyle çok gurur duyuyorum. Jenerasyonlar ve kültürler arasında yankılanan ve insanlara mutluluk getiren filmlerin bir parçası olmak olağanüstü bir his.”
Serinin başarısının merkezinde Oscar adayı Chris Renaud duruyor. İleri görüşlü hikâye anlatıcılığı ve dünya kurgulama becerisi, serinin kimliğini belirledi. Renaud, kurguyu alışılmışla harmanlayarak yarattığı dünyalarla Çılgın Hırsız’ın hikâyesine şekil verdi. Serinin ilk iki filmini, The Secret Life of Pets serisini ve The Lorax’ı yöneten Renaud, Çılgın Hırsız serisinin yükseklere taşınmasına yardımcı oldu.
Renaud, uzun soluklu bir seriyi ayakta tutmak için tazeliğini koruması gerektiğini vurguluyor. “Hedefimiz, hikâyeyi güçlendirmek için yeni unsurlar eklerken seyircinin karakterlerle arasındaki bağı korumak.” diyor Renaud. “James Bond serisindeki karakterlerin derinliğine benzer olarak biz de Gru’nun aile hayatıyla örülmüş süper kötü adamlar ve kahramanlar dünyasına bakıyoruz. Her film, Gru’ya hem profesyonel olarak hem de kişisel olarak yeni zorluklar sunuyor, seyirciyi sinema salonuna geri döndüren dinamik bir hikâye anlatıyor.”
Çılgın Hırsız’ın sürekli başarısı en çok mütemadiyen beklenmedik unsurlar sunmasına dayanıyor. “Chris Rock’ın stand-up gösterileriyle ilgili söylediği gibi, asıl anahtar, şaşırtmak. On saniyede bir şaşırtmalısınız.” diyor Renaud. “Bence bu, hikâye anlatımı için de geçerli. Altıncı His’teki gibi büyük bir sürpriz olmak zorunda değil ama ustaca sürprizler bile seyirciyi bağlamak için önemli. Seyirci, hikâyeyi 30 dakika önceden tahmin edebilirse onları kaybederiz. Seyirciyi filme çeken şey, karakterlerin ince ayrıntıları ya da hikâyedeki gelişmeler gibi o küçük sürprizler. Önemli olan, o tazelik ve bağlılık hissini sürdürmek için o anları filmin içerisine serpiştirmek.”
Şaşırtmaya yönelik bu bağlılık, ses performanslarıyla kuvvetlendiriliyor. “Çılgın Hırsız 4’te hem hâlihazırdaki karakterleri tamamlayan hem de Gru’nun dünyasına yeni dinamikler ve zorluklar katan karakterleri tanıtmak istedik.” diyor yapımcı Brett Hoffman. “Aktörlerin bağlılıkları ve yaratıcı yorumları, karakterlere derinlik ve cazibe ekledi. Bu da olağanüstü sanatçılarımıza ve animatörlerimize bazı en eğlenceli görselleri yaratma konusunda ilham verdi.”
Film yapımcıları, Çılgın Hırsız 4’e yardımcı yönetmen olarak Patrick Delage’yi seçti. Patrick Delage’nin meşhur kariyeri Walt Disney Pictures’da başladı ve Illumination’a geçmeden önce Ratatouille ve WALL-E gibi ünlü filmleri Walt Disney Pictures’a kattı. “Patrick, Disney’den Pixar’a bol miktarda tecrübe getirdi ve animasyon dünyasının bilgelerinden biri oldu.” diyor Renaud. “Ben resimli taslak sanatçısı olarak başladım ve animatörümüz Patrick benzersiz bir bakış açısı sundu. Gözden kaçırabileceğim detayları fark etti ve katkıları, animasyondan da öteye geçti. Patrick’in bir sürü fikri ve çizimleri vardı ve kendini, projeyi tam potansiyeline kavuşturmaya adadı.”
Çılgın Hırsız 4’ün yapımında Delage’nin ana odağı animasyondu. Yetenekli animatörlerden oluşan bir ekiple yakından çalıştı. “Yapım boyunca hikâye anlatma sürecini güzelleştirmek için sürekli olarak yeni fikirler ve çözümler aradım.” diyor Delage. “Film yapımının doğasında sorun çözmek yattığı için her zorlukta Chris’e yardımcı oldum. Chris’in seriye dair kapsamlı bilgisi, devamlılığı sağlamak ve tekrardan kaçınmak adına paha biçilemezdi. Muazzam dikkati ve müthiş mizah anlayışı sayesinde harika bir iş birliği sağladık.”
Çılgın Hırsız 4’ün senaryosu, deneyimli Ken Daurio ve The White Lotus ve Illumination’ın Migration filmlerinde çalışan Emmy ödüllü Mike White’ın katkılarından yararlandı. “Mike’la birlikte Migration üzerinde çalışırken bir sonraki projenin ne olacağını konuşmaya başladık.” diyor Meledandri. “Çılgın Hırsız dünyasında geçen bir film yazmanın ilgisini çekip çekmeyeceğini sordum ve sorduğum anda gözleri parladı. Onunla paylaştığım ilk fikir şuydu. Gru, o kadar tehlikeli bir düşmanla karşılaşıyor ki ailesiyle birlikte saklanması gerektiğini, tanık koruma programına alınması gerektiğini ve kimliklerini değiştirmeleri gerektiğini fark ediyor. Mike’ın ilgisini çekti. Bir aileyi tamamen yeni bir durumda bırakıp nasıl tepki vereceklerini görme fikri hoşuna gitti.” diye ekliyor Hoffman. “Mike’ın hikâye anlatım becerileri ve keskin zekâsı benzersiz ve Ken’in seriye dair bilgisi paha biçilemez. Çılgın Hırsız’ı tanımlayan köklere ve mizaca sadık kalarak yeni bir hikâye oluşturdular.”
Renaud filmin senaryosunu okurken kendi tecrübeleriyle benzerlikler gördü. “Ailenin taşınma telaşı bana bir şeyi anımsattı.” diyor Renaud. “Gençken taşındığım dönemde yaşadığım tecrübeyi hatırlattı. Senaryo, yeni bir ortama alışmanın zorluklarını zekice açıklıyor ve bence çoğu kişiye hitap edecek. Pek çok kişi ev değiştirmenin yanında gizli kimliklerle yaşamanın karmaşıklığına değinmezken Mike’ın komedi ve dramı harmanlama yeteneği bu hikâyede kendini gösteriyor.”
Ekip, filmin mizahi unsurlarına şekil verirken klasiklerden ilham aldı. “Hep Warner Brothers çizgi dizilerine baktık. Buster Keaton’ın zamanın ötesinde mizahı ve Peter Seller’ın kinayeli mizahından ilham aldık.” diyor Renaud. “Bu örnekler ilk andan itibaren filmde kullanacağımız mizah anlayışını belirledi. Özellikle Çılgın Hırsız’ın çıktığı dönemde bu tarz bir mizah anlayışı henüz kabul edilmemişken şakacı ve şapşalca bir fiziksel komediyi harmanladık.”
Yaratıcı ekibin yeni üyeleri Çılgın Hırsız 4’e yeni bir enerji kattı. Filme eşsiz bir yol çizerken önceki filmlerin yanında yer almasını sağladı. “Ekibin fikirlerini dinlemek ve yapabileceklerinin en iyisini yapmaları için ilham vermek kilit rol oynadı.” diyor Renaud. “O fikirler sayesinde çoğu sahne harika bir sahne olmaktan çıkıp olağanüstü bir sahne oldu ve bu ekipçe çalışma ruhu, Çılgın Hırsız 4’ü yaratma serüvenini tanımlıyor.
KARAKTERLER
GruSteve CarellAkademi Ödülleri adayı Steve Carell, Çılgın Hırsız dünyasındaki ikonik karakter Gru ile bağdaştı. On yıldan uzun süredir hem sevilen hem de problemli olan, süper kötü adamdan aile adamına dönüşen karaktere hayat veriyor. Carell’in mizahi dehası ve duygusal derinliği sevilen karakterin serideki macerasına şekil vermeye yardımcı oldu. “Steve resmen Gru’nun ta kendisi.” diyor yönetmen Chris Renaud. “O karakteri Steve’in sesi olmadan hayal etmek mümkün değil. Karaktere dikkatle ve itinayla yaklaşıyor. Hep en iyi performansı sergilemeye çalışıyor. Bazen üç saate kadar çıkan kayıtlar, Steve’in bitmek bilmeyen enerjisini ve profesyonelliğini gösteriyor. Onunla çalışmak bir zevk.”
Carell, Gru rolünü ilk aldığında önündeki uzun yolculuğu hiç tahmin etmiyordu. “Gru’yu oynamak daha ilk günden eğlenceliydi.” diyor Carell. “Onu ilk gördüğümüzde kötü, nahoş bir suç dehası olarak karşımıza çıkıyor. Ama sonra kocaman bir kalbi olduğunu ve birini sevecek kapasitesi olduğunu görüyoruz. O bir tür kötü adam ama aynı zamanda kahraman. Ama en çok da bir eş ve bir baba. Bence bir karakterin iyi yüreğine karşı savaşmasını izlemek eğlenceli. Bazı insanlar iyi değildir ama dünyayı iyi olduklarına inandırmaya çalışır. Gru iyi biri ama herkesi iyi olmadığına inandırmaya çalışıyor! Yazarlar, seri ilerledikçe Gru’nun dünyasının farklı yönlerini keşfettiler. O hâlâ aynı adam ama duygusal yönü daha ağır basmaya başladı. Bir karakterin olgunlaştığını görmek her zaman güzeldir ve Gru da onlardan biri. Senaryo, karakteri taze tutuyor.”
Çılgın Hırsız 4’te Gru’nun hayatı bir bebeğin gelişiyle altüst oluyor. Artık hem dört çocuk babası hem de kendini işine adamış bir Anti-Villain Ligi (AVL) ajanı. Lucy ve kızlarla arasındaki ilişki hiç güçlü olmadı ve ailenin en yeni üyesi Gru Jr. ile bağ kurmak zor olacak. “Gru’nun işi her zamanki gibi başından aşkın.” diyor Carell. “Lucy ve kızlar hep daha iyi olmak için bir motivasyon kaynağıydı ama Gru Jr.’ın gelişiyle aile dinamikleri değişiyor. Gru Jr. tam bir babasının oğlu. Ama sevgili babasına kanı ısınmıyor. Gru, oğlunu canından çok seviyor ama oğlunun sevgisini kazanmak için zorlu bir mücadele verecek. Çocuklarıyla bağ kurmamak her anne babanın kâbusudur ve Gru bir AVL ajanı olarak dünyayı kurtarırken aynı zamanda yeni neşe kaynağıyla bağ kurmakta zorlanıyor.”
Ebeveynliğin zorlukları yetmiyormuş gibi Gru’nun liseden baş düşmanı olan ve hapisten kaçan Maxime Le Mal’ın (Will Ferrell) intikam araması sonucunda Gru ve ailesi bir tür tanık koruma programına alınıyor. Güneş paneli satıcısı Chet Cunningham kimliğine bürünen Gru sevdiklerini korumaya çalışırken gizli kimliğini korumaya çalışıyor. “Gru, yeni kimliğiyle, yani sümsük güneş paneli satıcısı Chet Cunningham olarak gizlice yaşamakta zorlanıyor.” diyor Carell. “Heyecan ve tehlike dolu bir hayat yaşamaya alışmış olan Gru için zor bir durum. Ayrıca pek iyi bir oyuncu değil, bu yüzden sürekli sorunlar ortaya çıkıyor!”
LucyKristen WiigAkademi Ödülleri adayı Kristen Wiig, Gru’nun enerjik ve iyimser eşi Lucy’i canlandırıyor. “Kristen, Lucy’nin karakterine gözle görülür şekilde bir enerji katıyor. Yer aldığı sahnelere doğallık katıyor.” diyor yönetmen Chris Renaud. “Bu karakterle sergilediği performans izleyiciyi sürekli ekrana kilitleyen öngörülemez bir atmosfer oluşturuyor. Gru ve Lucy arasındaki bu dinamik enerji Kristen’ın yeteneğinin göstergesi ve ekrandaki ilişkilerine benzersiz bir derinlik ekliyor.”
Wiig, Lucy’i canlandırırken karakterin on yıl içerisindeki evrimini resmediyor. “Lucy en başta bekâr bir gizli ajandı ve her filmde hem Gru ile birlikte çalıştı hem de bir anne oldu. Bununla kendimi bağdaştırabiliyorum, çünkü bu on yıl içerisinde ben de anne oldum.” diyor 2020 yılında ikiz annesi olan Wiig. “Benzer bir şekilde ben de onun gibi ailemi ön planda tutarken kendimi işime adadım. Lucy’nin her filmdeki gelişimini görmeyi seviyorum. Lucy karakterini geliştirirken en önemli unsurlar enerjisi ve tutkusuydu. Bu yüzden bu kadar sevimli ve komik bir karakter. Fazla açık sözlü olmadığı için ilk görüşte gizli ajan olduğu anlaşılmasa da tutkusu, Gru’nun huysuzluğuyla çok iyi uyuşuyor. Birlikte olmaları pek olası bir çift değiller ama birbirlerini tamamlıyorlar ve Lucy, Gru’yu mutlu ediyor.”
Lucy, ailesiyle birlikte tanık koruma tarzında bir programa katıldıktan sonra Mayflower’s Manes’deki Main salonda çalışan kuaför ‘Blanche’ kimliğine bürünüyor. Sevdiklerine ebeveynlik yapma ve koruma konusunda becerikli olsa da saç şekillendirme sanatı Lucy için yeni bir zorluk sunuyor. “Tecrübelerime göre oyuncular rollerine yeni bir derinlik katar. Özellikle kendileri de ebeveyn olduklarında.” diyor Renaud. “Bu gelişim, bir karakteri ebeveyn olarak canlandırmaktan öteye geçiyor. Seyirciyle daha derin bir bağ kuruyor. Özellikle de benzer hayatı yaşayanlarla. Performansına özel bir tını katan Kristen’ın coşkusu ve bağlılığı bu serüvende kendini hissettiriyor.”
Çılgın Hırsız 4, Lucy’nin hayatını değiştiren bir tecrübe sunuyor. Tanımadığı bir yerde mücadele veriyor ve nadiren görünen bir yönünü görüyoruz. “Lucy genelde yetenekli ve özgüvenli biri olarak gösterildi ama bu bölüm onu zorluyor ve dengesini bozuyor.” diyor Renaud. “Tanıdık gelen şey ise özgüvenli bir ilk yaklaşım sunması. Şunu düşünüyor, ‘Ne kadar zor olabilir ki?’ Hepimiz bu anı yaşamışızdır. Mesela karaoke yaparken göründüğünden daha zor olduğunu anlarız. Bu, Lucy’nin karakterine yeni bir katman ekliyor ve onu kendimizle ilişkilendirebiliyoruz.”
Çılgın Hırsız 4’te, Lucy’nin ailesine karşı koruyucu içgüdüleri sahneye çıkıyor. “Lucy, Gru’yla birlikte hep dünyayı kurtarmaya odaklanmış olsa da artık daha derin ve daha şahsi bir yönü var.” diyor Wiig. “Bir anne ayı gibi ailesinin güvenliğini her şeyden önce tutmaya kendini son derece adamış. Bence bu konuda Lucy’e benziyorum. Benim için de ailem önce gelir ve Lucy gibi olumlu bir tutum sergilemeye çalışırım. Her sabah şunu söyleyerek uyanıyor gibi hissediyorum. ‘Bugün harika bir gün olacak.’ Ben de aynısını yapmaya çalışıyorum. Lucy’i canı sıkkınken göremezsiniz ve bence bu hem takdire şayan hem de oynaması çok zevkli.”
MargoMiranda CosgroveKadın oyuncu Miranda Cosgrove, Çılgın Hırsız 4’te Gru’nun en büyük evlatlık kızı Margo olarak tekrardan kamera karşısına geçiyor. Margo artık ‘Bree’ kimliğine bürünmek zorunda ve iç karartıcı görevi ise yeni bir okula başlamak. “Çılgın Hırsız 4’te Margo’nun bir genç olarak arkadaş edinmesini ve akranlarıyla arasındaki dinamiği görüyoruz.” diyor Cosgrove. “Bree kimliğine alışmaya çalışırken etrafındakilere yalan söylemenin doğurduğu huzursuzlukla bu filmdeki yolculuğu, karakterinin gelişimini yansıtıyor. Yeni bir okulda ve toplumda sıfırdan başlamak, tanık koruma programının verdiği gizli kimliğin altında gerçek kimliğinden uzaklaşmadan uyum sağlamanın zorluklarıyla mücadele etmesi demek.”
Serinin tüm filmlerinde Margo’yu seslendiren Cosgrove karakterinin gelişimini yansıtıyor. “Her filmde karakterinin farklı yüzlerini görme fırsatı yakaladım ve geliştiğini gördüm.” diyor Cosgrove. “Karaktere ve farklılıklarına alıştıkça benim Margo’yu seslendirmeye yönelik yaklaşımım da gelişti. Margo’yu canlandırmanın en eğlenceli yanlarından biri de ergenlik çağının inişleri ve çıkışları arasında ilerlemeye devam ettiğini ve dirençli olduğunu görmek. Metaneti ve kararlılığıyla beni sürekli şaşırtmaya devam eden bir karakter ve Çılgın Hırsız serisindeki yolculuğunun bir parçası olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.”
Edith Dana GaierDana Gaier, Gru’nun neşeli ortanda kızı Edith’i canlandırıyor. “Edith hep macera seven bir karakter oldu. Bu yüzden yeni kimliği ‘Blair Cunningham’ı benimseyip yeni bir kasabada yeni bir başlangıç yapmanın zorluklarını hevesle karşıladı.” diyor Gaier. “Kontrol altına alınamayan isyankâr bir enerjisi var ve karate dersinde bu enerjiyi açığa çıkardığını görmek eğlenceliydi. Elbette baskıcı karate eğitmeniyle uğraşmak bu duruma birazcık kaos ekledi ama Edith asla zorluklardan kaçmaz. O metanetlidir ve uyum sağlamayı bilir ve her yeni duruma kendine has cesareti ve kararlılığıyla yaklaşır.”
Gaier’ın Çılgın Hırsız filmlerinde Edith’i canlandırması Edith’in karakterine dair farklı özellikler bulmasını sağladı. “Her filmde Edith’in benliğine ve garipliğine daha çok alıştım.” diyor Gaier. “Edith’i canlandırmanın eğlenceli yanlarından biri de atılgan ruhuna hayat vermek ve yoluna çıkan her şeye korkusuzca meydan okuduğunu görmek. O, sürprizlerle dolu ve işimi yaparken tüm enerjimi vermemi sağlayan bir karakter ve maceralarının bir parçası olma fırsatı yakaladığım için minnettarım.”
AgnesMadison PolanSerinin yeni üyesi Madison Polan, Gru’nun en küçük kızı Agnes’i canlandırıyor. Agnes yalan söylemeyi ve yeni kimliği ‘Britney’i benimsemeyi reddettiği için yeni kasabada zorlanıyor. Ancak içten içe üzgün olmasının ana sebebi evcil keçisi Şanslı’nın onlarla birlikte yeni kasabaları Mayflower’a gelememiş olması. “Çılgın Hırsız 4’te Agnes’i oynamak çok eğlenceliydi!” diyor Polan. “Bu, benim ilk oyunculuğumdu ve muhteşem bir seride yer aldığım için çok şanslı hissediyorum. Agnes çok tatlı ve masum bir karakter ve ona sesimle hayat vermek çok hoşuma gitti. Rolü almadan önce Çılgın Hırsız filmlerinin hayranlarından biriydim. Ailemle birlikte izlediğimi ve komik sahnelerde kahkahalar attığımızı hatırlıyorum. O yüzden Agnes rolünü aldığımı öğrendiğimde sevinçten havalara uçtum!”
Gru Jr.Gru ve Lucy’nin ailesinin en genç üyesi Gru Jr. haneye eğlenceli ve karmaşık bir dinamik getiriyor. “Her Çılgın Hırsız filmiyle bizi yeni bir maceraya sürükleyecek olan, bu filmlerle kazandığımız hayranlara layık bir hikâye fikri geliştirmeye çalışıyoruz.” Illumination kurucusu ve CEO’su Chris Meledandri şunu söylüyor. “Bu filmde Gru’nun bir erkek çocuğu olması ve çocuğun ona tuhaf bir şekilde benzemesi fikriyle yola çıktık. Gru’nun oğluna olan sevgisini resmetme konusunda büyük bir potansiyel gördük. Bu sevgi, diğer herkese karşı takındığı huysuz kişiliğine tersti. Oğlunun bu sevgiyi terslemesi ise baba-oğul ilişkisine yeni bir açıdan yaklaşmamızı sağladı ve Çılgın Hırsız 4 bizi bu karakterlerin sonunda aralarındaki ilişkiyi buldukları bir serüvene götürüyor.”
Annesi ve ablalarıyla birlikte eğlenirken Gru ile bağ kurmuyor ve her fırsatta babasına eziyet ediyor. “Gru Jr.’ı yaramaz bir baş belası olarak hayal ettik. Gru bebek olsaydı böyle olurdu.” diyor Chris Renaud. “Babasıyla alay etmek hoşuna gidiyor ve sıradan bir bebek olmak istemiyor. Ancak hikâye ilerledikçe aralarındaki ilişki de ilerliyor. Gru’yu süper kötü adam hareketleri sergilerken görmek Bebek Gru’nun bakış açısını değiştiriyor. Armut dibine düşer misali. Film boyunca aralarındaki keşif ve bağın ilerleyişini görüyoruz. Bebek Gru yavaş yavaş babasıyla derin bir bağ kuruyor ve Gru’nun kendi gelişimini yansıtıyor.”
Maxime Le MalWill FerrellEmmy ödüllü Will Ferrell’ın seslendirdiği Maxime Le Mal, Gru’nun liseden beri baş düşmanı. Birlikte mezun oldukları lisenin, yani Lycee Pas Bon Kötü Adamlar Lisesi’nin mezunlar toplantısında Gru, Maxime’i tutuklayıp rezil ettikten sonra Maxime’in Gru’ya olan öfkesi saplantılı bir intikama dönüşüyor. “Maxime’i mezunlar toplantısında ilk gördüğümüzde Gru üzerinde üstünlük gösteriyor.” diyor yönetmen Chris Renaud. “Ama Will’in tasvirini harika kılan şey karaktere getirdiği hassasiyet. Maxime’in kibrinin altında bir 9. sınıf yetenek programı sırasında karşılaştığı aşağılanmadan kaynaklanan büyük bir özgüvensizlik yatıyor. Bu rekabet, dinamiklerinin temelini şekillendiriyor. Will, role kendine has bir enerji ve Maxime’in karakterine derinlik katan belirgin bir aksan katıyor.”
Ferrell için Steve Carell’in Gru’su ile başa baş rekabet etmek reddedemeyeceği bir fırsattı. “Kim Çılgın Hırsız evreninde yer almak istemez ki?” diyor Ferrell. “Maxime’e kendinden emin ama derin bir özgüvensizlik sağladım. Bu katmanları o hiç sevmediğiniz kötü adamı yaratmak için harmanladım. Ama aynı zamanda da üzüldüm. Bu çok hassas bir denge ama keşfetmek çok eğlenceliydi.”
Maxime hapisten kaçtıktan sonra Gru ve ailesinin peşine düşüyor. Son kez intikam almaya kararlı. “Maxime’in Gru ile arasındaki çatışma yıllardır artıyor.” diyor Ferrell. “Trafikte beklerken biri önünüze geçer ya. O hissi binle çarpın ve elinize Maxime’in Gru’ya duyduğu nefret geçecek. Öfke, içerleme ve bir miktar saf, katıksız kötülüğün karışımı.”
Ferrell, Çılgın Hırsız serisinde Maxime’in göz korkutucu varlığıyla ön plana çıktığına inanıyor. “İlk olarak adamın adının çevirisi Musibet Maxime.” diyor Ferrell. “Ama adının ötesinde Maxime’in katmanları var. Soyulmayı bekleyen uğursuz bir soğan gibi. O sıradan bir kötü adam değil, buna emin olabilirsiniz. Onu komedi için ideal kılan kibir ve özgüvensizliğin karışımı var.”
Ferrell, seslendirme sanatçılığından çok keyif aldı. “Maxime ile kendimi abartıp gerçeküstü bir karaktere hayat verme özgürlüğüm oldu.” diyor Ferrell. “Yani, Maxime Le Mal gibi bir karakteri seslendirirken kötülüğü ne kadar abartsanız da tuhaf gelmez, ben de bu fırsatı kullandım.
ValentinaSofía VergaraEmmy adayı Sofía Vergara’nın seslendirdiği Valentina, Lycee Pas Bon Kötü Adamlar Lisesi’ndeki en popüler tehlikeli kadındı ve şimdi Maxime’in sevgilisi ve devasa gemisinin pilotu. “Valentina’nın öz güvenine ve cazibesine çekildim.” diyor Vergara. “Ne istediğini bilen ve karşısına ne çıkarsa çıksın peşinde koşmaktan korkmayan bir kadını oynamak heyecan vericiydi. Sesini ilk düşündüğümde kararlılığına ve öz güvenine odaklandım ve karakteri keşfettikçe daha hassas ve kırılgan anlarına da şahit oldum. Beni yanlış anlamayın, o hafife alınmayacak bir kadın ama karakterine dair görünenden çok daha fazlası var.”
Valentina’nın Maxime ile olan ilişkisi sadakat ve şüphenin karmaşık bir kombinasyonu. “Valentina, Maxime’in partneri olarak onu destekliyor ama aynı zamanda kararlarını da sorguluyor.” diyor yönetmen Chris Renaud. “En başta Gru’dan intikam alma fikrine heyecanlanıyor ama sonrasında Maxime’in oyunlarından şüphe etmeye başlayınca ilgisi azalıyor. Sofía, karakteri çok güzel bir şekilde oynuyor. Onu mizah anlayışı ve şüpheci tavırlarıyla sergiliyor. Ona cuk oturan bir rol. ‘Bu aptal kim ve onunla neden uğraşıyorum?’ dediğini duyabilirsiniz.”
Vergara, bir animasyon karakterini seslendirmenin eğlenceli ve farklı yönlerini benimsedi. “Önemli olan karaktere hayat veren sesi ve tutumu bulmak.” diyor Vergara. “Valentina ile gerçeküstü bir karakteri özgürce canlandırdım ve her repliğe elimden geldiği kadar tutku ve enerji kattım. Bu hem farklı bir oyunculuk deneyimiydi hem de yaratıcılık ve hayal gücüne yer veriyordu.”
Poppy PrescottJoey KingJoey King’in seslendirdiği Poppy, Gru’nun kötü adam olmayı hayal eden yeni genç komşusu. Poppy her türden kötülüğe takıntılı. Gru ve ailesi Mayflower’a taşındıktan sonra Poppy, hemen Gru’nun gerçek kimliğini keşfediyor ve Gru’nun mezun olduğu Lycee Pas Bon Kötü Adamlar Lisesi’nden bir şey çalmaya yardım etmesi için Gru’ya şantaj yapıyor. “Poppy’nin harika olan yanı bizi hazırlıksız yakalaması.” diyor yönetmen Chris Renaud. “Gru’ya gelip gerçek kimliğini bildiğini söylediğinde ne kadar zeki becerikli olduğunu görüyoruz ve Gru’yu savunmasız bırakıyor. Gru’ya yaptığı şantaj gerilim katıyor, Poppy’nin bir soygun için yardım talepleriyle uğraşırken aileyi kasabada hayatta kalmaya zorluyor. Joey’nin Poppy için kullandığı ses, Poppy’nin hem kendine güvenini hem de ergenlik heyecanını gösteriyor ve başta göz dağı veren karakteri kendinizle ilişkilendirebildiğinizin eğlenceyi seven bir müttefike dönüştürüyor.”
Poppy en başta Gru’nun başına bela olsa da sonrasında ona duyduğu hayranlığı açığa çıkarıyor. “Poppy, Gru’yu iyice araştırmış.” diyor King. “Onun hakkında her şeyi biliyor, bu yüzden dikkat çekmemek için oynadığı oyunlar Poppy’nin üzerinde işe yaramıyor. Poppy en başta Gru’nun en büyük kâbusu ve baş belası olarak karşımıza çıkıyor. Ama sonra Poppy’nin ona hayranlık duyduğunu, onu çok sevdiğini ve onun gibi olmak istediğini öğreniyoruz. O yüzden Poppy en başta göründüğü gibi değil ama yine de afacanlık yapıp sorun yaratabilir.
King’in Poppy’nin sesine dair anlayışı ve tutumu, bu karaktere nasıl hayat verdiğini gösteriyor. “Bir animasyon filmi için ekran dışı kayıt yapmak en sevdiğim şeylerden biri, çünkü sadece sesinizi kullanarak her şeyi vermeniz gerekiyor.” diyor King. “Karakterin neler yaşadığını anlamak için kendinizi aptal durumuna düşürüyorsunuz. Sesinizde o edayı vermek için kendinizi sağa sola atmaktan çekinmemelisiniz. Özgür olmak ve dış görünüş hakkında endişe duymamak en sevdiğim şey, özellikle Poppy gibi eğlenceli, aşırı ve sevimli bir karakteri oynarken. Kendimi aşabilirim, delice şeyler yapabilirim ve bunları yapmanın yanlış bir yolu yok. Poppy’nin sesi benim sesimden farklı çünkü onun sesine tatlı bir pelteklik ekledim ve bu da karakter hakkında en sevdiğim şey. Çocukların o masum, çocuksu sesleriyle bir noktaya değinmeye çalışmalarını seviyorum ve Poppy de bunu peltekliğiyle yapıyor. En başında niyetim bu olmasa da peltekliği bir şekilde karakteri daha da korkutucu kılıyor.”
King’in Poppy’nin evrimine olan bağlılığı performansında görünüyor. “Animasyon filmi için kayıt yapmak uzun bir süreç, özellikle Çılgın Hırsız 4 için. Bu filmde Poppy’i iki yıldan uzun boyunca seslendirdim.” diyor King. “Oturumlar arasında kendi hayatımı yaşarken ne zaman geri dönsem hiç gitmemiş gibi hissettim. En başta önemli olan sadece açıklamalara dayanarak ve bir görsel olmadan karakterin sesini oluşturmak. Sahnelerin zamanla renk düzeltme ve ışıkla hayat bulduğunu görmek gerçekten heyecan vericiydi. Bu, karakterle güçlü bir duygusal bağ kuran bir yolculuk. Bu yüzden onun ekranda canlandığını görmek çok özel.”
Perry PrescottStephen ColbertEmmy ödüllü Stephen Colbert’ün seslendirdiği Perry, Poppy’nin babası ve Gru’nun yeni komşusu. Mayflower’daki en büyük otomobil satıcısı Prescott Motorlar’ın yüzü olan Perry birazcık kibirle öz güvenin karışımını sergiliyor. “Bence Perry, 1980’lerdeki gençlik komedilerindeki tüm sarışın kötü adamlardan baz alınmış.” diyor Colbert. “Özel kulübün başkanı, futbol takımının kaptanı, ofisin patronu.” Colbert şakayla karışık devam ediyor: “Perry’i kendi içimde duyduğum kendini beğenmişlik ve gösterişçiliğe dayanarak canlandırdım. Her gece aynanın karşısına geçip şunu söyledim. ‘Gerçek seni görsünler. O mikrofonun karşısına geç ve gerçek Stephen’ı ortaya çıkar.”
Colbert’in Perry’i seslendirirken en çok hoşuna giden kısım, karakterin bariz görünen bencilliğini benimsemek oldu. “En çok bunu kıskanıyorum.” diyor Colbert. “Gerçekten kötü karakterler bencillikleriyle hareket ederler ve bunu hiç sorun etmezler. Perry kadar bencil olmayı çok severdim ama vicdanım buna el vermez. O hayatını suçluluk duymadan tutkularıyla yaşıyor ve bir noktada buna hayranlık duymak gerek.”
Perry, eşi Patsy’nin ısrarıyla Gru’yu bir tenis maçı için gösterişli özel kulübüne davet ediyor ve bu kararından anında pişman oluyor. “Perry benden çok daha iyi bir tenis oyuncusu.” diyor Colbert. “Ben en iyi Pickleball oynuyorum. Dizlerim anca buna dayanıyor.
Patsy PrescottChloe FinemanChloe Fineman’ın canlandırdığı Gru’nun yeni komşusu Patsy, Perry’nin eşi ve Poppy’nin annesi. Patsy, Mayflower sosyetesindeki hayatının dışında teniste ters vuruş çalışıyor. “Patsy’i oynamak çok eğlenceliydi ve bilhassa Çılgın Hırsız serisine katılmak benim için heyecan vericiydi.” diyor Fineman. “Patsy’de ilgi çekici bulduğum banliyö cazibesi ve sosyete yapmacılığının harika bir karışımı var. Beni bu rolle ilgili en çok çeken şey Patsy’nin kocası Perry ile olan dinamiği ve mahalledeki rolünü benimseme fırsatı oldu. O sıradan bir banliyö annesi değil. Onun karakterinin bambaşka bir katmanı var ve bunu keşfetmek çok ilginç.”
Saturday Night Live’da çeşitli taklitleriyle tanınan Fineman sadece sesiyle Patsy’e hayat vermenin zorluklarını benimsedi. “Patsy’nin karakterini yakalamak adına farklı ses tonları ve perdeleri deneme özgürlüğüm oldu ve onu ekranda canlı görmek benim için çok değerliydi.” diyor Fineman. “Ayrıca yetenekli bir ekiple birlikte çalışmak bu deneyimi daha eğlenceli kıldı. Bu kadar ikonik bir serinin parçası olmak çok özel bir duygu ve seriye kendi istediğim şekilde katkıda bulunma fırsatı bulduğum için minnettarım.”
Mega Minyonlar Pierre Coffin Gru ve ailesi yeni kimlikleriyle yeni bir hayat yaşamak için güzeller güzeli Mayflower kasabasına taşınırken bazı Minyonlar da Anti-Villain Ligi (AVL) Merkez Karargâhı’nda yeni kimliklerini keşfediyorlar. AVL lideri olan Silas Ramsbottom (Steve Coogan) beş Minyon’u Maxime ile kafa kafaya çarpışmalarına yardımcı olacak bir süper serumu almaları için seçiyor. Bunun sonucunda dünyanın en yeni ve düzensiz süper kahramanları doğuyor: Mega Minyonlar. Mega Dave’in süper gücü var. Mega Tim, bir kilometre kadar esneyebiliyor. Mega Mel, bir gezegeni ortadan ikiye bölecek kadar güçlü bir lazer çıkarabiliyor. Mega Gus uçabiliyor ve Mega Jerry, yok edilemez bir kaya parçasının şeklini alıp önüne gelen her şeyi mideye indirebiliyor. Minyonların yaratıcılarından biri olan ve Çılgın Hırsız ve Minyonlar serilerindeki tüm Minyonların sesi olan Pierre Coffin, Çılgın Hırsız 4’te Mega Minyonlara da sesiyle hayat veriyor. Coffin, ikonik karakterleri hayata geçirme konusunda kilit rol oynuyor ve bu karakterlerin kendilerine özgü dillerine ve kişiliklerine olan katkısı her filmde kendini gösteriyor.Yönetmen Chris Renaud ve yaratıcı ekibi bu filmde Minyonlar için birçok fikir düşünürken hayranların favori karakterleri için bir yenilik aradılar. “Gru ve ailesini Mayflower’a taşımak önemli bir andı ve Minyonlar’ın Çılgın Hırsız evreninin bir parçası olarak kalmalarını sağlamak istedik.” diyor Renaud. “Minyonlar’ı kasabanın sıradan vatandaşları olarak göstermekten tutun Silas’ın gözetmenliği altında AVL ajanları olarak eğitmeye kadar farklı konseptleri düşündük. Ama en çok öne çıkan fikir Minyonlar’a süper güçler verme fikri oldu ve bunu Çılgın Hırsız 2’den beri düşünüyoruz.”
Karakter tasarımcısı ERIC GUILLON’a dönen ekip beş süper güç sahibi Minyon için farklı görünüşler hayal etti. “Eric’in tasarımları, Minyon karakterleri listesine yeni boyutlar ekledi.” diyor Renaud. “Güçleri özellikle basit tutuldu ve hemen tanınmaları için süper kahraman klişesi olan güç, uçma, lazerler, kaya kadar sert olmak ve esnemek gibi güçler seçildi. Yeni güçlerinin hoş bir şekilde kaotik sonuçlar doğuracağını düşündük ama aynı zamanda beklenmedik kahramanlık anları da yazdık.”
MÜZİK
Çılgın Hırsız dünyasında müzik, hikâyeyi afacanlık ve şefkatle birlikte dokumak adına önemli bir rol oynuyor. Serinin rekor kıran başarısının yanında Grammy ödüllü besteci Heitor Pereira, Çılgın Hırsız 4 de dahil olmak üzere filmlerin ikonik müziklerinin arkasındaki yaratıcı güç oldu. 14 yıldır Çılgın Hırsız evreni için beste yazan Pereira bestelerinin merkezine karakterleri yerleştiriyor. “İster inanın ister inanmayın, her yeni karakter nağmelerini bana söyleyene kadar bekliyorum.” diyor Pereira. “Seslerinde tonlamalarda, diyaloglarındaki ritimlerde, aşırı benliklerinde ve hikâye içerisinde diğer karakterlerle olan etkileşimlerinde onların müziklerini duyuyorum. Bir karakter için beste yazarken diğer tüm karakterleri de düşünmek gerek. Bir melodi diğerlerinin melodileriyle bu şekilde birlikte var olup etkileşime geçebilir. Animasyon çetrefilli olabilir. Benim işim, müzik de onunla birlikte doğmuş gibi göstermek!”
Pereira’nın Grammy ödüllü ve Oscar adayı Pharrell Williams ile olan iş birliği, serinin müzikal kimliğini oluşturmada kilit rol oynadı. Williams’ın ‘Despicable Me’, ‘Happy’, ‘Just A Cloud Away’ ve daha birçok orijinal şarkısı Çılgın Hırsız markası için sembolik şarkılar oldular. “İlk filmde birlikte yakından çalıştık.” diyor Pereira. “Hans Zimmer beni onunla tanıştırdı ve kızlar için tema şarkısı düzenlememi istedi. Canla başla çalıştım, ertesi sabah onlara gösterdim ve hem işim hem de müzik arkadaşım oldu! Birçok kez stüdyoma geldi ve çok eğlendik. O zamandan beri o harika şarkılar yazıyor ve ben de besteliyorum. Yeni karakterler için yeni tema şarkılarını ben yazıyor olsam da Pharrell’ın orijinal tema müzikleri hâlâ duruyor. Mesela az önce bahsettiğim kızlar tema müziği ya da birlikte çalıştığımız Gru’nun tema müziği. Minyonlar’ın tema müziğini de ben yazdım. Ama ben de onun gibi pop müzikten geliyorum, bu yüzden şarkılara olan sevgim asla bitmiyor. Film müziklerini muazzam şarkılar olarak görüyorum! Bu şekilde Pharrell da hep bizimle oluyor.”
Çılgın Hırsız 4’te, Williams’ın Gru’nun yaşadığı çifte hayatı yansıtan yeni bir orijinal şarkısı olacak. “Gru, Amerika banliyösünde sakin bir hayat sürmeye çalışıyor ancak ailesini yeni düşmanlarından kaçırıp uzaklara gitmek zorunda kalıyor.” diyor Williams. “Ailesi, tehlikeyi ne kadar saklamaya çalışsa da durumun farkına varmaya başlıyor. Şarkı, ailesine karşı dürüst olmak istemesine rağmen gizli ajan kimliğini saklamaya çalışmasını anlatıyor.”
Williams’ın Illumination ve Pereira ile yaptığı ortaklık, Çılgın Hırsız serisinin müzikal tabiatını zenginleştirdi. “Amacımız insanlarla bağ kurmak, çoğu insana hitap eden temalar ve durumlar oluşturmak.” diyor Williams. “Bunu belirgin ve uyumlu bir şekilde yapmaya çalışıyoruz. Heitor ile her iş birliği yaptığımızda bir öğrenci gibi kendimi öğrenmeye adıyorum. O dâhi bir besteci, yaratıcı bir gitarcı ve parlayan bir Brezilyalı yetenek.”
Pereira, Çılgın Hırsız 4’te hikâyenin ve karakterlerin özelliklerini yansıtmak adına çeşitli müziksel motifler uyguluyor. “Illumination filmleri hem uluslararası filmler hem de her yaşa uygunlar. Böylece müzikleri de çok kültürlü ve uhrevi oluyor.” diyor Pereira. “Maxime’in tema müziğine biraz Fransızca kattım. Mayflower kasabası için yeni bir tema müziğim var. Bunu da Retro tarzda bir Brezilya bossa novasına dönüştürdüm. Yazarken ve orkestraya çaldırırken gerçekten eğlendiğim tema müziği Poppy’nin tema müziği oldu. Ve elbette Gru ve Minyonlar’ın tema müziklerini tüm bestelere yaydım, böylece dinlediğiniz her müzik bir aşinalık hissi uyandıracak.”