Yusuf Çifci yazdıAhmet Tuğyan Köse fotoğrafladıMersin… Adeta rüya gibi bir şehir. O kadar çok gezilecek kültürel ve doğal mirası içerisinde barındırıyor ki anlatamam. Zaten şu anda satırlarını okuduğunuz bu yazı da mersin ile ilgili yazmış olduğum beşinci yazı. Mersin notlarımdan oluşan ve toplam 7 yazı sürecek serinin yavaş yavaş sonuna geliyorum. Bu yazıyı Mersin’in simgelerinden bir tanesi olan ve belki de en bilineni Kızkalesi’ne ayırmak istedim. Bu arada biz Mersin için iki gün ayırmıştık fakat gördük ki bu iki günlük süreç Mersin için yeterli değil. En az üç gün Mersin’i gezmek için yeterli olacaktır.
Bir yapı olarak Kızkalesi’ni ilerleyen satırlarda ele alacağım ama öncelikle kafama takılan bir konudan bahsetmek istiyorum. Bu yapının adını bütün kaynaklar “Kızkalesi” şeklinde veriyor. Yani gördüğünüz üzere bitişik yazılmış ve bu yüzden de “kale” kelimesi de küçük harfle başlıyor. Hâlbuki Kız Kulesi ya da Alanya Kalesi gibi örneklerde kale ya da kule gibi kelimeler alışılagelmiş bir şekilde yazılmış. Ayrıca son derece açık bir şekilde Türk Dil Kurumunun bu konu ile ilgili bir maddesi de bulunuyor. Madde şöyle: “Saray, köşk, han, kale, köprü, kule, anıt vb. yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar.” Görüldüğü üzere madde bu kadar açıkken neden Kızkulesi’nin bitişik yazıldığını anlayamadım. Bu konuda aydınlatıcı bilgiye sahip olan varsa lütfen aşağıda yorum bölümüne yazarak bizi aydınlatsın.
Bu gereksiz dil bilgisi tartışmalarının ardından geçelim Kızkalesi’nin büyüleyici güzelliğine. Öncelikle kızkalesi Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alıyor. Şehir merkezinden gelecekseniz yaklaşık olarak 1 saat sürdüğünü belirtmeliyim. Biz Mersin’i daha rahat gezmek için araba kiralamıştık, bu yüzden de ulaşım konusunda çok fazla sıkıntı yaşamadık. Kızkalesi’ne şehir içi ulaşımla da ulaşmak mümkünmüş, bunu daha önceki araştırmalarımda görmüştüm. Tabii, Mersin gibi büyük bir ili gezmek istiyorsanız araba kiralamak daha makul bir çözüm olacaktır.Prenses – Yılan EfsanesiBirçok tarihi yapının yapım hikâyesinin zamanla efsaneleştiğini biliyoruz. Aynı durum Kızkalesi için de geçerli, fakat Kızkalesi’nin hikâyesi ile Kız Kulesi’nin hikâyesi birbirine çok benziyor.
Efsane şöyle: Vaktiyle bir kralın çok sevdiği, güzeller güzeli bir kızı varmış. Kral, kızını adeta gözünden sakınırmış. Nereden esmişse esmiş ve bu kral kızının geleceğini öğrenmek istemiş. Bunun için de bir falcının kapısını çalmış. Fakat falcı, krala hiç de umduğu gibi gelecek vadetmemiş. Falcı acı haberi vermiş krala. Neymiş bu acı haber? Kralın kızını bir gün bir yılan sokacaktır ve bu güzeller güzeli prenses de ölecektir. Bunu öğrenen kral, kara kara ne yapacağını düşünürken aklına bir fikir gelmiş ve hemen fikri uygulamaya koyulmuş. Kızının bir yılan tarafından öldürülmesini istemeyen kral denizin ortasına bir kale yaptırmış ve kızını buraya kapatmış. Buna rağmen kader ağlarını örmüş. Bir üzüm sepetine saklanan hain bir yılan prensesin sepetten üzüm alacağı sırada aniden fırlamış ve prensesi sokarak oracıkta öldürmüş.Efsane böyle.
Kıyıya 600 Metre Uzaklıkta Bir KaleKalede bulunan bir yazıt kalenin 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğunu bize bildiriyor. Kaleyi farklı zamanlarda farklı kişi ve milletler farklı amaçlarla kullanıyor. Mesela; Ünlü Yunanlı tarihçi ve gezgin Strabon, Roma Dönemi’nde korsanların kaleyi barınak olarak kullandıklarından bahsetmektedir. Kaleye çeşitli zamanlarda Kıbrıs Krallığı, Romalılar, Ermeniler hâkim oluyor. Yıllar yılları kovalıyor ve kültürel bir miras olarak bize kalıyor.Büyük Bir Halk Plajı ve Kızkalesi ManzarasıKızkalesi’ne bakan kıyıda büyük bir halk plajı yer alıyor. Yine Kızkalesi Plajı adını taşıyan bu plaj belki yazın daha bakımlıdır bilemiyorum ama biz Şubat 2021’de gittiğimizde sanki biraz bakımsız gibi duruyordu. Tabii, plajın Mavi Bayraklı bir plaj olduğunu notlarımız arasına ekleyelim.
Eminim ki yazın burada denize girip Kızkalesi’nin seyretmek inanılmaz keyifli oluyordur. Ayrıca özellikle Instagram’da fotoğraf paylaşmayı sevenler için de oldukça güzel manzaraya sahip bir nokta. Buradan arkanıza Kızkalesi’ni alarak harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.Benim Kızkalesi notlarım böyleydi. Sizin de gözünüze takılan ayrıntılar varsa lütfen yorum bölümüne yazarak bizimle paylaşın.
Bir yapı olarak Kızkalesi’ni ilerleyen satırlarda ele alacağım ama öncelikle kafama takılan bir konudan bahsetmek istiyorum. Bu yapının adını bütün kaynaklar “Kızkalesi” şeklinde veriyor. Yani gördüğünüz üzere bitişik yazılmış ve bu yüzden de “kale” kelimesi de küçük harfle başlıyor. Hâlbuki Kız Kulesi ya da Alanya Kalesi gibi örneklerde kale ya da kule gibi kelimeler alışılagelmiş bir şekilde yazılmış. Ayrıca son derece açık bir şekilde Türk Dil Kurumunun bu konu ile ilgili bir maddesi de bulunuyor. Madde şöyle: “Saray, köşk, han, kale, köprü, kule, anıt vb. yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar.” Görüldüğü üzere madde bu kadar açıkken neden Kızkulesi’nin bitişik yazıldığını anlayamadım. Bu konuda aydınlatıcı bilgiye sahip olan varsa lütfen aşağıda yorum bölümüne yazarak bizi aydınlatsın.Bu gereksiz dil bilgisi tartışmalarının ardından geçelim Kızkalesi’nin büyüleyici güzelliğine. Öncelikle kızkalesi Mersin’in Erdemli ilçesinde yer alıyor. Şehir merkezinden gelecekseniz yaklaşık olarak 1 saat sürdüğünü belirtmeliyim. Biz Mersin’i daha rahat gezmek için araba kiralamıştık, bu yüzden de ulaşım konusunda çok fazla sıkıntı yaşamadık. Kızkalesi’ne şehir içi ulaşımla da ulaşmak mümkünmüş, bunu daha önceki araştırmalarımda görmüştüm. Tabii, Mersin gibi büyük bir ili gezmek istiyorsanız araba kiralamak daha makul bir çözüm olacaktır.Prenses – Yılan EfsanesiBirçok tarihi yapının yapım hikâyesinin zamanla efsaneleştiğini biliyoruz. Aynı durum Kızkalesi için de geçerli, fakat Kızkalesi’nin hikâyesi ile Kız Kulesi’nin hikâyesi birbirine çok benziyor.Efsane şöyle: Vaktiyle bir kralın çok sevdiği, güzeller güzeli bir kızı varmış. Kral, kızını adeta gözünden sakınırmış. Nereden esmişse esmiş ve bu kral kızının geleceğini öğrenmek istemiş. Bunun için de bir falcının kapısını çalmış. Fakat falcı, krala hiç de umduğu gibi gelecek vadetmemiş. Falcı acı haberi vermiş krala. Neymiş bu acı haber? Kralın kızını bir gün bir yılan sokacaktır ve bu güzeller güzeli prenses de ölecektir. Bunu öğrenen kral, kara kara ne yapacağını düşünürken aklına bir fikir gelmiş ve hemen fikri uygulamaya koyulmuş. Kızının bir yılan tarafından öldürülmesini istemeyen kral denizin ortasına bir kale yaptırmış ve kızını buraya kapatmış. Buna rağmen kader ağlarını örmüş. Bir üzüm sepetine saklanan hain bir yılan prensesin sepetten üzüm alacağı sırada aniden fırlamış ve prensesi sokarak oracıkta öldürmüş.Efsane böyle.Kıyıya 600 Metre Uzaklıkta Bir KaleKalede bulunan bir yazıt kalenin 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğunu bize bildiriyor. Kaleyi farklı zamanlarda farklı kişi ve milletler farklı amaçlarla kullanıyor. Mesela; Ünlü Yunanlı tarihçi ve gezgin Strabon, Roma Dönemi’nde korsanların kaleyi barınak olarak kullandıklarından bahsetmektedir. Kaleye çeşitli zamanlarda Kıbrıs Krallığı, Romalılar, Ermeniler hâkim oluyor. Yıllar yılları kovalıyor ve kültürel bir miras olarak bize kalıyor.Büyük Bir Halk Plajı ve Kızkalesi ManzarasıKızkalesi’ne bakan kıyıda büyük bir halk plajı yer alıyor. Yine Kızkalesi Plajı adını taşıyan bu plaj belki yazın daha bakımlıdır bilemiyorum ama biz Şubat 2021’de gittiğimizde sanki biraz bakımsız gibi duruyordu. Tabii, plajın Mavi Bayraklı bir plaj olduğunu notlarımız arasına ekleyelim.Eminim ki yazın burada denize girip Kızkalesi’nin seyretmek inanılmaz keyifli oluyordur. Ayrıca özellikle Instagram’da fotoğraf paylaşmayı sevenler için de oldukça güzel manzaraya sahip bir nokta. Buradan arkanıza Kızkalesi’ni alarak harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.Benim Kızkalesi notlarım böyleydi. Sizin de gözünüze takılan ayrıntılar varsa lütfen yorum bölümüne yazarak bizimle paylaşın. 
