Kuveyt Türk, gelecek nesillere kaynak kitaplar bırakmak amacıyla yayın hayatına kazandırdığı prestij eserler serisine ‘Sanatın ve Sanatkârın İzinde’ kitabını ekledi. Kitap, 30 farklı geleneksel sanat ve zanaat dalını detaylı şekilde ele alıyor, ustaları ve eserlerini sayfalarına taşıyor.
Mürekkep Söyleşiler kapsamında bu hafta "Sanatın ve Sanatkârın İzinde" kitabının yazarı ve sanat danışmanı İbrahim Ethem Gören ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kuveyt Türk’ün prestij eserler serisine geçtiğimiz ay ‘Sanatın ve Sanatkârın İzinde’ kitabı eklendi. Proje nasıl ortaya çıktı? Kitap hazırlanırken nasıl bir süreç izlendi?
Kuveyt Türk, “değerlerimizle büyüyoruz” anlayışıyla hareket ederek kültürel mirasımızı yaşatmak adına kültür hayatımıza kitap, belgesel ve albümler kazandırıyor. Bu bağlamda yayınlanan birbirinden kıymetli eserlere Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabı da eklendi.
Bu eserin temelini oluşturan fikir, kadim sanat ve estetik geleneğimizi yansıtan birbirinden değerli sanat ve zanaat dallarını günümüz insanının gündemine taşımaktı. Hakikatli ustalarının gözbebeği olan bu sanat ve zanaat dallarının toplum nezdinde bilinirliğinin artmasına ufak da olsa bir katkıda bulunabilmenin gayreti aslında Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabı.
![](https://www.murekkephaber.com/images/files/2021/05/60995c72ce16e.jpg)
Eserin temeli, Kuveyt Türk Özel Bankacılık web sitesi için son 6 yılda 250’ye yakın değerli sanatçımızla yaptığım söyleşilere dayanıyor. Onlarca yazı ve mülakat içinden titiz bir çalışmayla kitabımızda yer alan 30 farklı sanat ve zanaat dalını seçtik. Akabinde sanatçılarımızla görüşerek söyleşi metinlerini güncelledik, zenginleştirdik, bir nevi yeniden yorumladık.
Her bir sanat ve zanaat dalını anlatan metinler hazırladık. Sanatçı ve zanaatkârlarımızın kısa biyografilerine eserde yer verdik. Vadi Yayınları’ndan Bekir Cantemir ve eşi Sibel Hanım da editöryal destek verdi. Fotoğrafları Ahmet Bilal Arslan çekerken, Yüksel Yücel de kitabın tasarımını yaptı. Böylece Kuveyt Türk’ün gelecek kuşaklara kaynak eser olarak bırakacağı Sanatın ve Sanatkârın İzinde gibi müstesna bir kitap ortaya çıktı.
Kitabın sayfalarını aralayan sanatseverler, kadim geleneğimizin günümüzdeki temsilcileri arasında yer alan ustaların sanat anlayışlarına, hayatlarına, maharetlerine, birikimlerine ve sanat eserlerine yakından şahit olacaktır.
Kitapta yer alan eser ve sanatçı fotoğrafları çok özel…
Eyvallah, teşekkürler. Her aşamasını titizlikle takip ettiğimiz eserimiz için sanatçılarla atölyelerinde bire bir fotoğraf çekimleri yapıldı. Eserde, doyurucu bir muhtevanın yanı sıra okuyucuları oldukça zengin bir görsel dünya da bekliyor.
Kitabın, “Dünden Bugüne İki Usta” bölümünde, Fatma Rikkat Kunt ve Prof. Dr. Ali Alparslan’a yer veriliyor. Niçin bu isimler tercih edildi?
Prof. Dr. Ali Alparslan Hoca ve Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi, 20’inci yüzyılda, kadim sanatlarımıza hamle çapında hizmetleri sebat etmiş iki mühim sima, iki mühim sembol isim… Rikkat Hanım, klasik tezhip sanatımızın dünden bugüne, Osmanlı Cihan Devleti’nden günümüz Türkiye’sine taşınmasında köprü vazifesi gördü. Ali Alparslan Hocamız ise Sami Efendi, Necmeddin Efendi ta’lik yazı neşesini şenlendirdi. Ali Alparslan Hoca ayrıca Mustafa Halim Efendi’den dîvânî yazıyı öğrenerek Osmanlı sarayında ortaya çıkan bu özel yazının yarınlara sarkaçlanmasını temin etti.
![](https://www.murekkephaber.com/images/files/2021/05/60995d26dc021.jpg)
Böylelikle bizler de kitabımızın “Dünden Bugüne İki Usta” bölümünde, tezyîni sanatlarımıza çok büyük hizmetleri geçen müzehhibe Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi’nin ve hat sanatının beyefendi şahsiyeti Prof. Dr. Ali Alparslan’ın örnek sanat, estetik ve çalışma hayatlarına ayna tutmanın gayreti içerisinde olduk.
Üstadın talebesine itimadı olan icazet geleneği, temelini ustaya verilen kıymetten alır. Biz de bu yaklaşımla, geleneksel sanatların devamlılığını ve canlılığını, ustaya verilen kıymetten aldığını düşünüyoruz. Bu sebeple eserimize, geleneksel İslâm Türk sanatlarına yakın dönemde büyük hizmetleri geçen Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi’nin ve Prof. Dr. Ali Alparslan’ın örnek sanat, estetik ve çalışma hayatlarına ışık tutarak başlamayı tercih ettik.
Kitapta yanlış saymamışsam 30 geleneksel sanat dalı hakkında detaylı bilgi ve söyleşiler yer alıyor. Bu sanat dalları arasında günümüzde herkesin bildiği ebru, hat, çini gibi sanatlar da var; sadece erbabının bildiği dival işi, kitre bebek zanaatı da var. Bütünlük oluşturmak için mi bu yol izlendi?
Sanatın ve Sanatkârın İzinde, kadim geleneğimizin günümüzdeki temsilcileri arasında yer alan ustaların maharetlerine ve birikimlerine ışık tutan bir kitap. Geleneksel sanatlarımız, her asırda ustaların rehberliğinde elden ele yeni eserler, yeni isimler ve yeni anlamlar kazanarak istikrarlı yolculuğunu sürdürüyor. Biz de kitabımızda gerek herkesin bildiği, gerekse sadece işin uzmanlarının vâkıf olduğu geleneksel sanat ve zanaatlarımızı seçerek bu yolcuğu günümüze bütüncül bir yaklaşımla taşımayı hedefledik. Bu nedenle bu toprakların hakikatli ustalarının maharetlerine, birikimlerine, eser, söz, eylem ve fiillerine odaklandık. Belirttiğiniz üzere bu kitabımız, 30 farklı sanat ve zanaat dalını detaylı şekilde ele alarak ustaları ve eserlerini sayfalarında misafir ediyor.
![](https://www.murekkephaber.com/images/files/2021/05/60995cca94615.jpg)
Peki, bütün geleneksel sanat dalları bu kitapta mevcut mu?
Efendim, Anadolu coğrafyası bizâtihî gelenektir, başlı başına sanattır. Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen ve zengin bir mozaik oluşturan geleneksel sanatlarımız hiç şüphesiz engin bir okyanus gibidir. Toplumda yankı uyandırmış, geçmişten günümüze kadar yaşayabilmiş tüm sanat ve zanaat dallarını tek bir kitaba sığdırmanın mümkün olmayacağı âşikârdır. Bu cümleden olarak kitabımızda yer verebildiğimiz sanat ve zanaat dallarının isimlerini sırasıyla şöylece zikredebiliriz: Hüsn-i hat, tezhip, minyatür, ebru, cilt, katı’, kalemişi, dinî Türk musikisi, çini, seramik, tesbih, naht, ahşap oyma, kündekârî, sedef kakma, bakır kakma, mücevher tasarımı ve tezyinatı, vitray, sıcak cam sanatı, cam süsleme, divalişi-Maraşişi, tel kırma- Bartınişi, kilim sanatı, yazmacılık, keçecilik-tepme keçecilik, bastonculuk, kaligrafi, geleneksel ipek dokumacılığı, kitre bebek sanatı ve yaprak oyma.
Kitapta sanat anlayışlarına, eserlerine yer verdiğiniz sanatçıları nasıl belirlediniz?
Geleneksel sanatlarımız, ustaların rehberliğinde elden ele, dilden dile, gönülden gönle bin bir himmet ve gayretle yeni eserler ve yeni isimler kazanıyor. Bu süreçte hiçbir hakikatli ustayı diğerinden ayıramayız. Ulaşabildiğimiz sanatkârlarımız, hakikatli ustalarımız kitapta yerlerini aldı. Bu nedenle eserimizde sınırlı sayıda sanat dalına yer vermekle birlikte bu çalışmada yer alan, almayan tüm sanatkârlarımıza ve eserlerine hürmet ediyor, kitabımızı sanatkâr ecdadımızın aziz hatıralarına armağan ediyoruz.
“Hakikatli usta” dediniz az önce. Usta, hakikatli usta kimdir?
Usta olmak aynı zamanda insan olmak ve insan kalmaktır. Yani insan-ı kâmil olmaktır. Hakikat yolundaki usta dediğini yapar, yaptığını der. Usta, talebelerine sanatının usul ve erkânını öğretirken diğer yandan da hâl ve kâl lisanıyla onlara nasihat eder, gönlünü açar. Çünkü kalpten kalbe giden bir yol vardır.
Hakikatli ustaya gelince… İki günü müsavi olmayandır. Okuyan, öğrenen, öğreten, danışan, istişare eden, harfi daha düzgün yazmanın, fırçayı daha iyi kullanmanın, tekneye daha bir hâkim olmanın tatlı telaşı ve arayışı içerisinde olandır. Hakikatli usta, bir taraftan sanat ve zanaatını daha güzel bir keyfiyette icra etme telaşındayken diğer bir taraftan gönlünü masivadan arındırma gayreti içerisinde bulunandır.
Usta, hakikatli usta Şeyh Hamdullah’tır, Şah Kulu’dur, Kara Memi’dir, Hafız Osman’dır, Esma İbret Hanım’dır, Sami Efendi’dir, Ali Üsküdari’dir, Abdullah Buhari’dir, Sami Efendi’dir, Necmeddin Okyay’dır, Süheyh Ünver’dir, Mustafa Düzgünman’dır, Fatma Rikkat Kunt’tur, Hamid Aytaç’tır, Mustafa Halim Özyazıcı’dır, Ali Alparslan’dır ve onların açtığı nurlu sanat yolundan rikkatli titrek gönüllerle, emin adımlarla yürüyen gönül dostu tüm sanatkârlardır.
Sanatın ve Sanatkârın İzinde bir prestij kitap. Haliyle kitapçılarda bulunmayacak. Bu işin meraklıları kitabı nasıl temin edinebilecek?
Kuveyt Türk, bugüne kadar yayınladığı tüm eserleri internet sitesi üzerinden ücretsiz e-kitap formatında okurlara sunuyor. Bu kitaplar içerisinde Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabımızın yanı sıra Kaybolan Meslekler, Kaybolan Çeşmeler, Evliya Çelebi Hac Yolculuğunda, Kuşların Şarkısı, Büyük Mecidiye Camii ve Ortaköy, Anadolu Sanayi Devrimi, 60. Sanat Yılında Bestekâr Âmir Ateş, Ayasofya’nın Nişânesi - Kazasker Mustafa İzzet gibi birçok eser de bulunuyor. Kitapseverler bu eserlere e-kitap formatında ulaşmak için aşağıdaki sayfayı ziyaret edebilirler.
www.kuveytturk.com.tr/hakkimizda/kuveyt-turk-hakkinda/degerlerimizle-buyuyoruz
Bunun yanı sıra Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabı başta olmak üzere Kuveyt Türk Kültür Yayınları tarafından yayınlanan tüm eserler basılı olarak kütüphanelere, üniversitelere, araştırma merkezlerine ve enstitülere düzenli şekilde gönderilmektedir.
Son olarak geleneksel sanatlarımızın mevcut durumuna değinir misiniz?
Geleneksel sanatların bugünkü durumunu tarif ve tayin etmek baktığınız/durduğunuz yere göre değişir. Biz sürekli bardağın dolu tarafıyla ilgileniriz. Şu bir hakikattir: Öz sanatlarımız özellikle son 20-25 yılda epeyce mevzi kazandı. Asliyet ve terkip şuuru ve dahi keyfiyeti sorgulanmaya açık olsa da kemmiyet itibarıyla bu topraklarda kanaatimce bugünkü kadar hiçbir zaman kamış kalem açılmadı. 50-60 yıl önce yazının zikri hafi manada işitilirken şimdi cehrî âvâzı çıktı ortaya. Durum tezhipte, ebruda, minyatürde, katı’da, çinide ve sair sanatlarımızda da böyledir.
Adı “Hattatlar Mektebi” olarak da anılan Medresetü’l-Hattâtîn’de, Osmanlı’nın son münevverlerinin eliyle hat, tezhip, ebru, cilt ve çini sanatlarımız, tabiri caizse küllerinden yeniden doğdu. Bir önceki asırda Mustafa Halim Özyazıcı, Hamid Aytaç, Kemal Batanay, Necmeddin Okyay, Macid Ayral, Emin Barın ve Ali Alparslan gibi, isimleri evvelemirde hafızama akın eden üstadlar yaptıkları hizmetler, kaleme aldıkları yazılar ve yetiştirdikleri talebelerle İstanbul’u hüsn-i hat sanatının başkenti ilan etti.
20’nci yüzyılda Muhsin Demironat, Rikkat Kunt, Süheyl Ünver ve Cahide Keskiner gibi ustaların yetiştirdiği öğrenciler, klasik döneme sahip çıkarak Batı etkisinde bir nevi yönünü kaybeden tezhip sanatımızı ana eksenine, klasiğe oturttu.
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in bu konudaki çabaları Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi’nin 1950’li yılların başında tekrar faaliyete girmesiyle müşahhas bir hâl aldı. Medresetü’l-Hattâtîn’in bir nevi devamı mahiyetinde olan Şark Tezyîni Sanatlar Mektebi, geleneksel sanatlarımız alanında ve özellikle tezhipte usta isimlerle sanatımızı yaşama ve yaşatma yönünde gayretlerde bulundu.
Önceleri Sanayi-i Nefise Mektebi ismiyle anılan ve daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi bünyesine katılan ve şimdiki zamanda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Süsleme Sanatları bölümünde ve ülkemizin sair hüsn-i hat mektep ve merkezlerinde teneffüs edilmekte olan Medresetü’l-Hattâtîn’in ruhu, Türkiye’nin en mahir sanatkâr hocaları eliyle tezyîni sanatlara serrehberlik görevi üstlendi.
Son çeyrek asırda İstanbul’da ve Anadolu’da birbiri ardına açılan güzel sanatlar fakülteleri de kıymetli kadrolarıyla hat, tezhip, ebru ve minyatür başta olmak üzere sair öz sanatlarımıza hamle çapında araştırma ve uygulama hizmetleri verdi.
Yerel yönetimler ve STK’lar da açtıkları kurslarda geleneksel sanatlarımıza katkıda bulundu.
İlginiz için teşekkür ediyoruz İbrahim Ethem Bey.
Ben de teşekkür ediyorum.
Mürekkep Söyleşiler kapsamında bu hafta "Sanatın ve Sanatkârın İzinde" kitabının yazarı ve sanat danışmanı İbrahim Ethem Gören ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kuveyt Türk’ün prestij eserler serisine geçtiğimiz ay ‘Sanatın ve Sanatkârın İzinde’ kitabı eklendi. Proje nasıl ortaya çıktı? Kitap hazırlanırken nasıl bir süreç izlendi?
Kuveyt Türk, “değerlerimizle büyüyoruz” anlayışıyla hareket ederek kültürel mirasımızı yaşatmak adına kültür hayatımıza kitap, belgesel ve albümler kazandırıyor. Bu bağlamda yayınlanan birbirinden kıymetli eserlere Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabı da eklendi.
Bu eserin temelini oluşturan fikir, kadim sanat ve estetik geleneğimizi yansıtan birbirinden değerli sanat ve zanaat dallarını günümüz insanının gündemine taşımaktı. Hakikatli ustalarının gözbebeği olan bu sanat ve zanaat dallarının toplum nezdinde bilinirliğinin artmasına ufak da olsa bir katkıda bulunabilmenin gayreti aslında Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabı.
![](https://www.murekkephaber.com/images/files/2021/05/60995c72ce16e.jpg)
Eserin temeli, Kuveyt Türk Özel Bankacılık web sitesi için son 6 yılda 250’ye yakın değerli sanatçımızla yaptığım söyleşilere dayanıyor. Onlarca yazı ve mülakat içinden titiz bir çalışmayla kitabımızda yer alan 30 farklı sanat ve zanaat dalını seçtik. Akabinde sanatçılarımızla görüşerek söyleşi metinlerini güncelledik, zenginleştirdik, bir nevi yeniden yorumladık.
Her bir sanat ve zanaat dalını anlatan metinler hazırladık. Sanatçı ve zanaatkârlarımızın kısa biyografilerine eserde yer verdik. Vadi Yayınları’ndan Bekir Cantemir ve eşi Sibel Hanım da editöryal destek verdi. Fotoğrafları Ahmet Bilal Arslan çekerken, Yüksel Yücel de kitabın tasarımını yaptı. Böylece Kuveyt Türk’ün gelecek kuşaklara kaynak eser olarak bırakacağı Sanatın ve Sanatkârın İzinde gibi müstesna bir kitap ortaya çıktı.
Kitabın sayfalarını aralayan sanatseverler, kadim geleneğimizin günümüzdeki temsilcileri arasında yer alan ustaların sanat anlayışlarına, hayatlarına, maharetlerine, birikimlerine ve sanat eserlerine yakından şahit olacaktır.
Kitapta yer alan eser ve sanatçı fotoğrafları çok özel…
Eyvallah, teşekkürler. Her aşamasını titizlikle takip ettiğimiz eserimiz için sanatçılarla atölyelerinde bire bir fotoğraf çekimleri yapıldı. Eserde, doyurucu bir muhtevanın yanı sıra okuyucuları oldukça zengin bir görsel dünya da bekliyor.
Kitabın, “Dünden Bugüne İki Usta” bölümünde, Fatma Rikkat Kunt ve Prof. Dr. Ali Alparslan’a yer veriliyor. Niçin bu isimler tercih edildi?
Prof. Dr. Ali Alparslan Hoca ve Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi, 20’inci yüzyılda, kadim sanatlarımıza hamle çapında hizmetleri sebat etmiş iki mühim sima, iki mühim sembol isim… Rikkat Hanım, klasik tezhip sanatımızın dünden bugüne, Osmanlı Cihan Devleti’nden günümüz Türkiye’sine taşınmasında köprü vazifesi gördü. Ali Alparslan Hocamız ise Sami Efendi, Necmeddin Efendi ta’lik yazı neşesini şenlendirdi. Ali Alparslan Hoca ayrıca Mustafa Halim Efendi’den dîvânî yazıyı öğrenerek Osmanlı sarayında ortaya çıkan bu özel yazının yarınlara sarkaçlanmasını temin etti.
![](https://www.murekkephaber.com/images/files/2021/05/60995d26dc021.jpg)
Prof. Dr. Ali Alparslan
Böylelikle bizler de kitabımızın “Dünden Bugüne İki Usta” bölümünde, tezyîni sanatlarımıza çok büyük hizmetleri geçen müzehhibe Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi’nin ve hat sanatının beyefendi şahsiyeti Prof. Dr. Ali Alparslan’ın örnek sanat, estetik ve çalışma hayatlarına ayna tutmanın gayreti içerisinde olduk.
Üstadın talebesine itimadı olan icazet geleneği, temelini ustaya verilen kıymetten alır. Biz de bu yaklaşımla, geleneksel sanatların devamlılığını ve canlılığını, ustaya verilen kıymetten aldığını düşünüyoruz. Bu sebeple eserimize, geleneksel İslâm Türk sanatlarına yakın dönemde büyük hizmetleri geçen Fatma Rikkat Kunt Hanımefendi’nin ve Prof. Dr. Ali Alparslan’ın örnek sanat, estetik ve çalışma hayatlarına ışık tutarak başlamayı tercih ettik.
Kitapta yanlış saymamışsam 30 geleneksel sanat dalı hakkında detaylı bilgi ve söyleşiler yer alıyor. Bu sanat dalları arasında günümüzde herkesin bildiği ebru, hat, çini gibi sanatlar da var; sadece erbabının bildiği dival işi, kitre bebek zanaatı da var. Bütünlük oluşturmak için mi bu yol izlendi?
Sanatın ve Sanatkârın İzinde, kadim geleneğimizin günümüzdeki temsilcileri arasında yer alan ustaların maharetlerine ve birikimlerine ışık tutan bir kitap. Geleneksel sanatlarımız, her asırda ustaların rehberliğinde elden ele yeni eserler, yeni isimler ve yeni anlamlar kazanarak istikrarlı yolculuğunu sürdürüyor. Biz de kitabımızda gerek herkesin bildiği, gerekse sadece işin uzmanlarının vâkıf olduğu geleneksel sanat ve zanaatlarımızı seçerek bu yolcuğu günümüze bütüncül bir yaklaşımla taşımayı hedefledik. Bu nedenle bu toprakların hakikatli ustalarının maharetlerine, birikimlerine, eser, söz, eylem ve fiillerine odaklandık. Belirttiğiniz üzere bu kitabımız, 30 farklı sanat ve zanaat dalını detaylı şekilde ele alarak ustaları ve eserlerini sayfalarında misafir ediyor.
![](https://www.murekkephaber.com/images/files/2021/05/60995cca94615.jpg)
Tezhip sanatçısı Prof. Dr. Faruk Taşkale
Peki, bütün geleneksel sanat dalları bu kitapta mevcut mu?
Efendim, Anadolu coğrafyası bizâtihî gelenektir, başlı başına sanattır. Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen ve zengin bir mozaik oluşturan geleneksel sanatlarımız hiç şüphesiz engin bir okyanus gibidir. Toplumda yankı uyandırmış, geçmişten günümüze kadar yaşayabilmiş tüm sanat ve zanaat dallarını tek bir kitaba sığdırmanın mümkün olmayacağı âşikârdır. Bu cümleden olarak kitabımızda yer verebildiğimiz sanat ve zanaat dallarının isimlerini sırasıyla şöylece zikredebiliriz: Hüsn-i hat, tezhip, minyatür, ebru, cilt, katı’, kalemişi, dinî Türk musikisi, çini, seramik, tesbih, naht, ahşap oyma, kündekârî, sedef kakma, bakır kakma, mücevher tasarımı ve tezyinatı, vitray, sıcak cam sanatı, cam süsleme, divalişi-Maraşişi, tel kırma- Bartınişi, kilim sanatı, yazmacılık, keçecilik-tepme keçecilik, bastonculuk, kaligrafi, geleneksel ipek dokumacılığı, kitre bebek sanatı ve yaprak oyma.
Kitapta sanat anlayışlarına, eserlerine yer verdiğiniz sanatçıları nasıl belirlediniz?
Geleneksel sanatlarımız, ustaların rehberliğinde elden ele, dilden dile, gönülden gönle bin bir himmet ve gayretle yeni eserler ve yeni isimler kazanıyor. Bu süreçte hiçbir hakikatli ustayı diğerinden ayıramayız. Ulaşabildiğimiz sanatkârlarımız, hakikatli ustalarımız kitapta yerlerini aldı. Bu nedenle eserimizde sınırlı sayıda sanat dalına yer vermekle birlikte bu çalışmada yer alan, almayan tüm sanatkârlarımıza ve eserlerine hürmet ediyor, kitabımızı sanatkâr ecdadımızın aziz hatıralarına armağan ediyoruz.
“Hakikatli usta” dediniz az önce. Usta, hakikatli usta kimdir?
Usta olmak aynı zamanda insan olmak ve insan kalmaktır. Yani insan-ı kâmil olmaktır. Hakikat yolundaki usta dediğini yapar, yaptığını der. Usta, talebelerine sanatının usul ve erkânını öğretirken diğer yandan da hâl ve kâl lisanıyla onlara nasihat eder, gönlünü açar. Çünkü kalpten kalbe giden bir yol vardır.
Hakikatli ustaya gelince… İki günü müsavi olmayandır. Okuyan, öğrenen, öğreten, danışan, istişare eden, harfi daha düzgün yazmanın, fırçayı daha iyi kullanmanın, tekneye daha bir hâkim olmanın tatlı telaşı ve arayışı içerisinde olandır. Hakikatli usta, bir taraftan sanat ve zanaatını daha güzel bir keyfiyette icra etme telaşındayken diğer bir taraftan gönlünü masivadan arındırma gayreti içerisinde bulunandır.
Usta, hakikatli usta Şeyh Hamdullah’tır, Şah Kulu’dur, Kara Memi’dir, Hafız Osman’dır, Esma İbret Hanım’dır, Sami Efendi’dir, Ali Üsküdari’dir, Abdullah Buhari’dir, Sami Efendi’dir, Necmeddin Okyay’dır, Süheyh Ünver’dir, Mustafa Düzgünman’dır, Fatma Rikkat Kunt’tur, Hamid Aytaç’tır, Mustafa Halim Özyazıcı’dır, Ali Alparslan’dır ve onların açtığı nurlu sanat yolundan rikkatli titrek gönüllerle, emin adımlarla yürüyen gönül dostu tüm sanatkârlardır.
Sanatın ve Sanatkârın İzinde bir prestij kitap. Haliyle kitapçılarda bulunmayacak. Bu işin meraklıları kitabı nasıl temin edinebilecek?
Kuveyt Türk, bugüne kadar yayınladığı tüm eserleri internet sitesi üzerinden ücretsiz e-kitap formatında okurlara sunuyor. Bu kitaplar içerisinde Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabımızın yanı sıra Kaybolan Meslekler, Kaybolan Çeşmeler, Evliya Çelebi Hac Yolculuğunda, Kuşların Şarkısı, Büyük Mecidiye Camii ve Ortaköy, Anadolu Sanayi Devrimi, 60. Sanat Yılında Bestekâr Âmir Ateş, Ayasofya’nın Nişânesi - Kazasker Mustafa İzzet gibi birçok eser de bulunuyor. Kitapseverler bu eserlere e-kitap formatında ulaşmak için aşağıdaki sayfayı ziyaret edebilirler.
www.kuveytturk.com.tr/hakkimizda/kuveyt-turk-hakkinda/degerlerimizle-buyuyoruz
Bunun yanı sıra Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabı başta olmak üzere Kuveyt Türk Kültür Yayınları tarafından yayınlanan tüm eserler basılı olarak kütüphanelere, üniversitelere, araştırma merkezlerine ve enstitülere düzenli şekilde gönderilmektedir.
Son olarak geleneksel sanatlarımızın mevcut durumuna değinir misiniz?
Geleneksel sanatların bugünkü durumunu tarif ve tayin etmek baktığınız/durduğunuz yere göre değişir. Biz sürekli bardağın dolu tarafıyla ilgileniriz. Şu bir hakikattir: Öz sanatlarımız özellikle son 20-25 yılda epeyce mevzi kazandı. Asliyet ve terkip şuuru ve dahi keyfiyeti sorgulanmaya açık olsa da kemmiyet itibarıyla bu topraklarda kanaatimce bugünkü kadar hiçbir zaman kamış kalem açılmadı. 50-60 yıl önce yazının zikri hafi manada işitilirken şimdi cehrî âvâzı çıktı ortaya. Durum tezhipte, ebruda, minyatürde, katı’da, çinide ve sair sanatlarımızda da böyledir.
Adı “Hattatlar Mektebi” olarak da anılan Medresetü’l-Hattâtîn’de, Osmanlı’nın son münevverlerinin eliyle hat, tezhip, ebru, cilt ve çini sanatlarımız, tabiri caizse küllerinden yeniden doğdu. Bir önceki asırda Mustafa Halim Özyazıcı, Hamid Aytaç, Kemal Batanay, Necmeddin Okyay, Macid Ayral, Emin Barın ve Ali Alparslan gibi, isimleri evvelemirde hafızama akın eden üstadlar yaptıkları hizmetler, kaleme aldıkları yazılar ve yetiştirdikleri talebelerle İstanbul’u hüsn-i hat sanatının başkenti ilan etti.
20’nci yüzyılda Muhsin Demironat, Rikkat Kunt, Süheyl Ünver ve Cahide Keskiner gibi ustaların yetiştirdiği öğrenciler, klasik döneme sahip çıkarak Batı etkisinde bir nevi yönünü kaybeden tezhip sanatımızı ana eksenine, klasiğe oturttu.
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in bu konudaki çabaları Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi’nin 1950’li yılların başında tekrar faaliyete girmesiyle müşahhas bir hâl aldı. Medresetü’l-Hattâtîn’in bir nevi devamı mahiyetinde olan Şark Tezyîni Sanatlar Mektebi, geleneksel sanatlarımız alanında ve özellikle tezhipte usta isimlerle sanatımızı yaşama ve yaşatma yönünde gayretlerde bulundu.
Önceleri Sanayi-i Nefise Mektebi ismiyle anılan ve daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi bünyesine katılan ve şimdiki zamanda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Süsleme Sanatları bölümünde ve ülkemizin sair hüsn-i hat mektep ve merkezlerinde teneffüs edilmekte olan Medresetü’l-Hattâtîn’in ruhu, Türkiye’nin en mahir sanatkâr hocaları eliyle tezyîni sanatlara serrehberlik görevi üstlendi.
Son çeyrek asırda İstanbul’da ve Anadolu’da birbiri ardına açılan güzel sanatlar fakülteleri de kıymetli kadrolarıyla hat, tezhip, ebru ve minyatür başta olmak üzere sair öz sanatlarımıza hamle çapında araştırma ve uygulama hizmetleri verdi.
Yerel yönetimler ve STK’lar da açtıkları kurslarda geleneksel sanatlarımıza katkıda bulundu.
İlginiz için teşekkür ediyoruz İbrahim Ethem Bey.
Ben de teşekkür ediyorum.