Yusuf Çifci yazdıGenco Erkal’ın yeni oyunu Göçmenleeeer, göçmen gerçeğini bir tokat gibi vuruyor yüzümüze. Öylesine gerçek, öylesine can yakıcı…İlk olarak 21. İstanbul tiyatro Festivali’nde sahnelenen göçmenleeeer oyununu, Romanyalı Matei Visniec kaleme aldı. Genco Erkal’ın 7 farklı karakteri canlardığı oyunda Erkal’a genç isimler; Şirvan Akan, Ayşe Lebriz Berkem, Lütfi Can Bulut, Cem Çetin ve Yiğit Yarar eşlik ediyor.Özellikle Asya ve Afrika’dan iyi yaşam hayali uğrunu zorlu yolculukları, hatta ölümleri bile göze alan göçmenleri bir belgesel formunda bölümler halinde işleyen oyun, yer yer trajik sahneleriyle izleyenlere duygu dolu anlar yaşatıyor.“Ülkelerimiz ölüyor, bir ülke ölmeye başladıktan sonra yapacak bir şey yoktur”Oyunda yalnızca göçmenlerin hayatta kalma mücadeleleri değil, aynı zamanda bu zorlu yolculuk sırasında onlara her türlü imkanı sunan yardımsever(!) Avrupalılara da yer veriliyor. Bu yardımseverler, göçmenlerin ellerinde birden fazla bulunan ve Yüce Allah’ın onlara bir sermayesi olan organlarını onlardan alarak yardımda bulunuyorlar. Öyle bir yardımseverlik ki; sadece bir adet böbrek karşılığında huzur dolu bir mültecilik imkanı sağlanıyor.Üstelik bu kadar da değil. Sadece binlerce dolara lastik botlarla, aynı anda yüzlerce kişiye günlerce sürecek konforlu bir yolculuk imkanı sunuluyor. Tabii, zaman zaman bazı kavramların yanlış da anlaşılabildiği oluyor. Mesela; “can” yelekleri. Can kurtarması gereken bu yelekler birazcık kalitesiz olduğu için suyla temas ettiğinde ağırlaşarak kişilerin boğulmalarına neden olabiliyor. Eh, o kadarcık da olur!Bunun yanı sıra teknoloji de çağın ihtiyaçlarına uygun olarak göçmen istilası karşısında gelişimini sürdürüyor. Mesela bir “göçmen dedektörü”. Bu dedektör on metreye kadar etraftaki göçmenleri kalp atışlarından tanıyabiliyor. Üstelik kişi sayısı hiiiç önemli değil. Dedektörde her bir göçmen için ayrı ayrı kalpler yanıyor. Bu gelişimden “çevreci” Avrupalılar da nasibini alıyor. Artık dikenli tellerimiz daha yeşil, daha çevre dostu!Göçmenlerin bütün şarlatanlara katlanmalarının ya da onlara inanmalarının tek bir nedeni var: İyi bir yaşam. Kendi ülkelerinde bu yaşama kavuşmak maalesef ki mümkün değil. Çünkü onlara göre; ülkeleri artık ölüyor ve bir ülke ölmeye başladıktan sonra yapacak bir şey yoktur!Sessiz Devrim!Oyunun son bölümünde ise; önümüzdeki yüzyıl boyunca sürecek bu göç için “sessiz devrim” tanımlaması yapılıyor. Birkaç yüzyıl sürecek bu göçlerle Avrupa’nın demografik yapısının değişeceği ve dünya vatandaşlığı kavramının öne çıkacağı işleniyor. Somali kökenli Alman, Suriye kökenli Fransız, Bagladeş kökenli İngiliz, Pakistan kökenli Amerikalı…Oyunculuklar Büyüleyici, Dekor YavanOyunda Genco Erkal’ın her zamanki büyüleyici oyunculuğunu izliyorsunuz. Yine Genco Erkal’a eşlik eden genç isimlerin oyunculukları da bir o kadar etkilici. Bunun yanında dekor bu oyun için yavan kalıyor. Etrafa saçılmış can yelekleri, ortada kısa vieoların gösterildiği büyükçe bir ekran seyirciyi etkilemeye yetmiyor.Oyun Yazarı Da Bir GöçmenOyunun, Fransa’da kendisi de göçmen olarak yaşayan Rumen asıllı yazarı Matei Visniec, aynı zamanda bir gazeteci. Radio France Internationale’deki görevi kapsamında göçmenlerin, mültecilerin sorunlarıyla iç içe yaşayan Visniec “Göçmenleeeer”i; “Tiyatro bu konuların tartışılacağı bir ortam olabilir mi?” sorusundan yola çıkarak kaleme alıyor. Oyun şimdilik tamamlanarak sahneye taşınsa da yazar, sorun çözülmedikçe, ne kadar yazılırsa yazılsın oyunun eksik kalacağına inanıyor.Göçmenleeeer, mutlaka izlenilmesi gereken bir oyun. Üstelik öylesine değil; sahne sahne, cümle cümle üzerine düşünülmesi gereken bir oyun.İyi seyirler.
Tiyatro
Yayınlanma: 09 Aralık 2017 - 14:07
Güncelleme: 09 Aralık 2017 - 14:36
İnsanlığın iki yüzü: Göçmenleeeer
“Burada karaya önce çocukların oyuncaları vurur!”
Tiyatro
09 Aralık 2017 - 14:07
Güncelleme: 09 Aralık 2017 - 14:36