Yusuf Çifci yazdı
Zaman zaman yaşadığımız şehre yabancılaşıyoruz. Çoğu zaman, önünden geçtiğimiz yapıların ne olduklarına bile bakmadan yolumuza öylece devam ediyoruz. Görüyoruz ama merak etmiyoruz. Görüyoruz ama bilmiyoruz. İstanbul’da yaşadığı halde bırakın önemli tarihi yapıları, deniz bile görmeyen pek çok yapı var. İşte bu yüzden arkadaş grubum ile 10 hafta sürecek bir İstanbul gezisi planladık. Bu plandaki amacımız; yaşadığımız şehri en ince ayrıntısına kadar dolaşmak, deyim yerindeyse şehre hâkim olmak. Kısaca bakmak değil, görmek. Geçtiğimiz hafta başladığımız gezimizin bu haftaki durağında yine önünden hep geçtiğimiz ama her nedense içini hiç merak etmediğimiz aynalıkavak kasrı vardı.
Aynalıkavak Kasrı, İstanbul'un Hasköy semtinde, Haliç kıyısında yer alan bir Osmanlı kasrı olarak biliniyor. Bu kasır aslında daha geniş bir yapının günümüzde ayakta kalan küçük bir bölümü. Aynalıkavak Kasrı, Haliç’te bir zamanlar Tersane Sarayı adı verilen yapı topluluğundan günümüze kalan tek bina. 17. yüzyılda, Sultan I. Ahmed döneminde inşa edilen kasır, Lâle Devri'nin de önemli yapılarından biri.
Kasır, süslemelerinde kullanılan çini ve ahşap işçiliği ile dikkat çekiyor ve dönemin mimari özelliklerini taşıyan, zarif çizgilere sahip bir yapı olarak öne çıkıyor. Adını, kasrın içinde bulunan ayna parçalarından ve yansıma sağlayan camlı duvarlardan alıyor. Bu özelliğiyle, Boğaziçi'nin muhteşem manzarasını adeta çerçeveleyerek ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunuyor. Kasır, 1975 yılında Milli Saraylar İdaresi tarafından restore edilmiş ve ziyarete açılmış.
Duvarlarda Şeyh Galip ve Enderunlu Fazıl İzleri
Ön tarafını görünce sanki minicik yapıya girdiğiniz hissi veren kasır, aslında oldukça büyük. Bunu iç kısmını gezmeye başladığınızda anlıyorsunuz. Kasırda onlarca pencere bulunuyor. Bu bakımdan aydınlık bir mimariye sahip. Kasrın duvarlarında ayrıca ünlü şairler Şeyh Galip ve Enderunlu Fazıl’ın Aynalıkavak Kasrı hakkında Osmanlıca olarak yazılmış beyitleri yer alıyor.
Kasrın diplomatik görüşmelerin yapıldığı Arzhane bölümünde, dönemin ünlü şairi Enderunlu Fazıla ait 54 beyit duvarları süslüyor. Aşağıdaki beyit o 54 beyitten bir tanesi.
Ne kavak yeli eser bâd-ı sabâ başında
Kasrın âyîneleri olmada cevlângehi
Beste odasında ise yine dönemin ünü şairi Şey Galip’in Aynalıkavak Kasrı’nı öven beyitleri yer alıyor.
Ne kasr ammâ ki hayret-bahş-ı nüzzâr-ı hayâl-endîş
Eğer reng-i bahârı sürse tasvîr edemez Bihzâd
Sadece Bir Kasır Değil, Aynın Zamanda Bir Müze: Aynalıkavak Mûsikî Müzesi
Kasırda pek çok oda ve bölüm bulunuyor. Kasrın üst katı olduğu gibi korunurken alt katı ise dönemin müzik aletlerinin sergilendiği ve Aynalıkavak Mûsikî Müzesi adıyla müzeye çevrilmiş. Bu bölümde “Türk Çalgıları Sergisi” bir bölüm oluşturulmuş. Klasik Türk müziği enstrümanları bu bölümde sergileniyor. Yine dönemin ünlü müzik insanları hakkında burada bilgiler bulmak mümkün.
Kasrı Sesli Rehber İle Gezin
Kasrın en beğendiğim yanlarından birisi müze girişinde verilen sesli rehber. Ücretsiz olarak bina girişinde verilen sesli rehber, toplam 10 bölümün olduğu müzeyi rahatlıkla gezmenizi sağlıyor. Bu arada geziler her saat başı toplu olarak yapılıyor.
Müze Bahçesi ve Restoran Bölümü
Müzenin bahçesi gerçekten de görülmeye değer. Hem geniş hem de oldukça ferah. Bahçe bölümünde bir süs havuzunun yanına masa ve sandalyeler konulmuş. Burada dilerseniz kahvenizi yudumlayabiliyorsunuz. Fiyatlar dışarıdaki herhangi bir kafe ile aynı.
Aynalıkavak Kasrı ile ilgili notlar:
- Müzekart geçiyor. Dilerseniz Müzekart’ınızı kullanabilirsiniz
- Öğretmenler Kültür Bakanlığı müzelerinde olduğu gibi ücretsiz bir şekilde kasrı gezemiyor. Hem öğrenci hem de öğretmen 15 TL.
- Kasırda tam bilet 60 TL.
- Arabanızla gidecekseniz bir otopark mevcut.
- Kasrın içerisinde fotoğraf çekmek yasak. Bu yüzden de iç kısımdan yazı içerisinde fotoğraf paylaşamadım.