Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nin yeni sergisi Zamane İstanbulları 11 fotoğrafçının yakın tarihli çalışmalarını farklı temalar altında buluşturuyor. Silva Bingaz, Osman Bozkurt, Ci Demi, Kıvılcım S. Güngörün, Ekin Özbiçer, Emin Özmen, Ahmet Sel, Ali Taptık, Kerem Uzel, Erdem Varol ve Cansu Yıldıran’ın işlerinden oluşan fotoğraf sergisi, sanatçıların kenti kişisel bir etkileşim alanı olarak yorumlama pratiklerini ve İstanbul sokaklarında karşımıza çıkan olağanüstü, bir o kadar da olağan tuhaflıkları gündeme getiriyor. Bu temalar arasında kentin boşluk, yalnızlık, tekinsizlik ve eğretiliklerle bezeli topoğrafyası, sosyal ve politik hareketlilikleri, son yıllarda iyice belirginleşen göç meselesi, toplumsal hiyerarşi skalasında ‘öteki’ olarak etiketlenmeden yaşayabilmek için İstanbul’a sığınan genç bireyler, yüzyılın son çeyreğinde sayıları katlanarak artan mega projelerden biri olan Kanal İstanbul da var. Serginin küratörleri Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler, Zamane İstanbulları’nın kentin değişim ve dönüşüm haline dair bir anlatı olduğunu ifade ediyorlar: “Yaşadığımız son çeyrek yüzyıl, İstanbul’un fiziki anlamda katlanarak büyüdüğü, buna bağlı olarak ve bu sergideki işlerin de konu edindiği iç ve dış kaynaklı göç, mutenalaştırma, kentsel dönüşüm, politik ortam gibi başka nedenlerle de kültürel değişime uğradığı, giderek geçmişiyle bağını kaybettiği veya kaybettirildiği ilginç bir dönem. İşte Zamane İstanbulları, İstanbul’un içinde bulunduğu bu değişim ve dönüşüm haline dair güncel anlatıları bir araya getirip kentin bugününe dair katmanlı bir bakış oluşturma ve gelecekte bugünü inceleyecekler için hatırı sayılır bir kaynak yaratma umuduyla şekillenen bir fotoğraf sergisi.”Serginin kentten belli kesitler almaya ve bugün deneyimlenen farklı İstanbullardan örnekleri ortaya koymaya çalıştığını belirten Akyüz ve Darendeliler, sanatçıların bunu yaparken sadece İstanbul’daki yaşama odaklanarak burada yaşayanların hayatlarını göstermeye değil, bilakis kentin topoğrafyasına ve yapılı çevresine, güncel sosyal/politik hareketliliklerine, ekolojik meselelerine, sokaklarındaki olağanüstü ama aslında olağan tuhaflıklarına, alternatif kültürlerine, tarihi boyunca var olan ama son on yılda iyice belirginleşen göç meselesine de değindiklerini belirtiyorlar.Küratörler, İstanbul hakkında araştıran, düşünen, kurmacalar üreten bir grup yazarın, Yaşar Adnan Adanalı, Fırat Genç, Şebnem İşigüzel, Melisa Kesmez, Biray Kolluoğlu, Gamze Toksoy ve Sibel Yardımcı’nın sergideki fotoğraflardan yola çıkarak kaleme aldıkları metinlerin ise hem sergiye hem sergi kataloğuna önemli bir katman daha eklediğine ve zenginleştirdiğine dikkat çekiyorlar.Hafıza ve değişim
Zamane İstanbulları sergisinin katılımcılarından Emin Özmen’in çalışması, hem İstanbul’un kent hafızasında hem de yakın dönem Türkiye tarihinde önemli bir mihenk taşı olan Gezi Direnişi’nden bugüne kentteki toplumsal hareketliliğin peşine düşen fotoğraflardan oluşuyor.Yirmi yılı aşkın süredir Türkiye’deki toplumsal değişimi belgeleyen Kerem Uzel, kentteki en sıcak gündemlerden biri olan, siyasi ve ekolojik açıdan büyük tartışma yaratan, Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlayacak Kanal İstanbul projesi güzergâhında çektiği fotoğraflardan oluşan işleri ile Zamane İstanbulları’nda yerini alıyor.Osman Bozkurt İstanbul’un nispeten yeni rekreasyon alanlarına, kente hakim kılınan taşra estetiğine, sürdürülebilirlikten uzak kent peyzajlarına ve bu alanlarla insanların kurdukları ilişkilere bakıyor. Ali Taptık bir dönem Osmanlı’da modernitenin merkez üssü olmuş, İstanbul’un yakın zamana kadar nispeten ‘doğal’ kalmış ama son yıllarda hızla gelişen Kağıthane ve Şişli sınır bölgesindeki Galata, Keçi ve Cendere derelerinin etrafında orta-alt sınıfın yerleştiği mahallelerdeki yapısal dönüşümü güncel fotoğraflar, eski serilerinden bazı fotoğraflar, çeşitli kurumların arşivlerinden edindiği ve üzerinde ufak değişiklikler yaptığı haritalar üzerinden anlatıyor.Ahmet Sel son yıllarda hem Türkiye hem de İstanbul özelinde çokça tartışılan bir gündem maddesi olan ‘göç’ meselesini ele alan ve sergi için özel ürettiği çalışmalarıyla Zamane İstanbulları’nda yer alıyor.İstanbul’a sığınmakCansu Yıldıran uzun yıllara dayanan ve şimdiden binlerce fotoğraftan oluşan bir külliyata dönüşen fotoğraf serisinde, ailelerinden veya genel anlamda toplumdan baskı görmeden, toplumsal hiyerarşi skalasında öteki olarak etiketlenmeden, istedikleri gibi yaşayabilmek, kendileri olabilmek için İstanbul’a sığınan ama bu sığınmanın zamanla kentin belirli noktalarına sıkışma haline dönüşmesi ihtimaliyle de karşı karşıya kalan bireylerin, bir anlamda da kendi sonradan edinilmiş ailesinin yaşamına odaklanıyor.Silva Bingaz İstanbul’u bir kişisel deneyim alanı olarak ele alıp yorumlayan bir isim. Gündelik hayatın yakıcı gerçeklerine zemin olduğu için İstanbul’u kendisi için en tehlikeli yer olarak gördüğünü söyleyen Bingaz, belgecilikten, tanımlamaktan, olanı olduğu gibi çekmekten ve formlar içine sıkışmış güzel fotoğraflar oluşturmaktan hoşlanmayan, sezgileriyle hareket eden ve hissettiklerini izleyicilere aksettirmeye çalışan bir fotoğrafçı. Kıvılcım S. Güngörün sokak sokak dolaşarak kimi kısa bir zaman sonra yitip gidecek uçucu İstanbul parçaları toplayıp biriktiren ve bunları bir araya getirip kentle kurduğu epey karmaşık, biraz kasvetli, biraz oyunbaz ama her daim merakla şekillenen ilişkiyi anlatma yolunu seçen takıntılı bir koleksiyoncu/fotoğrafçı.Ci Demi, tam anlamıyla bir İstanbul fotoğrafçısı. Tüm işleri İstanbul’a, İstanbul’la ilgili aşina tuhaflıklara odaklanıyor ve uğursuz olarak tanımladığı enerjinin peşinden koşuyor. En büyük ilham kaynağı İstanbul olan, kentin sokaklarında rastladığı canlı/cansız süjelerine olabildiğince yakınlaşıp onları flaşının ışığıyla ‘parlatmaktan’ çekinmeyen tarzıyla dikkat çeken Erdem Varol İstanbul’un Doğu ile Batı, gelenek ile modernite, kalabalıklar ile tek başınalık arasında kalmışlığını çoğu zaman nüktedan bir dille görselleştiren bir seçkiyle sergide yer alıyor. Ekin Özbiçer ise özelleştirme, metalaştırma ve muhafazakâr değerlerin daha da yükselişe geçtiği son 10-15 yılda Türkiye’nin geçirdiği sosyal ve politik değişimleri İstanbul ölçeğinde, görece daha batılılaşmış bir orta sınıf mensubu olarak, hem kendine hem de kentine oryantalist bir bakışla, kentin sokaklarında karşılaştığı kendiliğinden oluşmuş mizansenlerle görselleştiriyorZamane İstanbulları sergisi 30 Nisan 2023 tarihine kadar Pera Müzesi’nin 3. kat sergi salonunda ziyarete açık olacak.
Zamane İstanbulları sergisinin katılımcılarından Emin Özmen’in çalışması, hem İstanbul’un kent hafızasında hem de yakın dönem Türkiye tarihinde önemli bir mihenk taşı olan Gezi Direnişi’nden bugüne kentteki toplumsal hareketliliğin peşine düşen fotoğraflardan oluşuyor.Yirmi yılı aşkın süredir Türkiye’deki toplumsal değişimi belgeleyen Kerem Uzel, kentteki en sıcak gündemlerden biri olan, siyasi ve ekolojik açıdan büyük tartışma yaratan, Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlayacak Kanal İstanbul projesi güzergâhında çektiği fotoğraflardan oluşan işleri ile Zamane İstanbulları’nda yerini alıyor.Osman Bozkurt İstanbul’un nispeten yeni rekreasyon alanlarına, kente hakim kılınan taşra estetiğine, sürdürülebilirlikten uzak kent peyzajlarına ve bu alanlarla insanların kurdukları ilişkilere bakıyor. Ali Taptık bir dönem Osmanlı’da modernitenin merkez üssü olmuş, İstanbul’un yakın zamana kadar nispeten ‘doğal’ kalmış ama son yıllarda hızla gelişen Kağıthane ve Şişli sınır bölgesindeki Galata, Keçi ve Cendere derelerinin etrafında orta-alt sınıfın yerleştiği mahallelerdeki yapısal dönüşümü güncel fotoğraflar, eski serilerinden bazı fotoğraflar, çeşitli kurumların arşivlerinden edindiği ve üzerinde ufak değişiklikler yaptığı haritalar üzerinden anlatıyor.Ahmet Sel son yıllarda hem Türkiye hem de İstanbul özelinde çokça tartışılan bir gündem maddesi olan ‘göç’ meselesini ele alan ve sergi için özel ürettiği çalışmalarıyla Zamane İstanbulları’nda yer alıyor.İstanbul’a sığınmakCansu Yıldıran uzun yıllara dayanan ve şimdiden binlerce fotoğraftan oluşan bir külliyata dönüşen fotoğraf serisinde, ailelerinden veya genel anlamda toplumdan baskı görmeden, toplumsal hiyerarşi skalasında öteki olarak etiketlenmeden, istedikleri gibi yaşayabilmek, kendileri olabilmek için İstanbul’a sığınan ama bu sığınmanın zamanla kentin belirli noktalarına sıkışma haline dönüşmesi ihtimaliyle de karşı karşıya kalan bireylerin, bir anlamda da kendi sonradan edinilmiş ailesinin yaşamına odaklanıyor.Silva Bingaz İstanbul’u bir kişisel deneyim alanı olarak ele alıp yorumlayan bir isim. Gündelik hayatın yakıcı gerçeklerine zemin olduğu için İstanbul’u kendisi için en tehlikeli yer olarak gördüğünü söyleyen Bingaz, belgecilikten, tanımlamaktan, olanı olduğu gibi çekmekten ve formlar içine sıkışmış güzel fotoğraflar oluşturmaktan hoşlanmayan, sezgileriyle hareket eden ve hissettiklerini izleyicilere aksettirmeye çalışan bir fotoğrafçı. Kıvılcım S. Güngörün sokak sokak dolaşarak kimi kısa bir zaman sonra yitip gidecek uçucu İstanbul parçaları toplayıp biriktiren ve bunları bir araya getirip kentle kurduğu epey karmaşık, biraz kasvetli, biraz oyunbaz ama her daim merakla şekillenen ilişkiyi anlatma yolunu seçen takıntılı bir koleksiyoncu/fotoğrafçı.Ci Demi, tam anlamıyla bir İstanbul fotoğrafçısı. Tüm işleri İstanbul’a, İstanbul’la ilgili aşina tuhaflıklara odaklanıyor ve uğursuz olarak tanımladığı enerjinin peşinden koşuyor. En büyük ilham kaynağı İstanbul olan, kentin sokaklarında rastladığı canlı/cansız süjelerine olabildiğince yakınlaşıp onları flaşının ışığıyla ‘parlatmaktan’ çekinmeyen tarzıyla dikkat çeken Erdem Varol İstanbul’un Doğu ile Batı, gelenek ile modernite, kalabalıklar ile tek başınalık arasında kalmışlığını çoğu zaman nüktedan bir dille görselleştiren bir seçkiyle sergide yer alıyor. Ekin Özbiçer ise özelleştirme, metalaştırma ve muhafazakâr değerlerin daha da yükselişe geçtiği son 10-15 yılda Türkiye’nin geçirdiği sosyal ve politik değişimleri İstanbul ölçeğinde, görece daha batılılaşmış bir orta sınıf mensubu olarak, hem kendine hem de kentine oryantalist bir bakışla, kentin sokaklarında karşılaştığı kendiliğinden oluşmuş mizansenlerle görselleştiriyorZamane İstanbulları sergisi 30 Nisan 2023 tarihine kadar Pera Müzesi’nin 3. kat sergi salonunda ziyarete açık olacak.