Anatomi kavramı ile tarih ve arkeolojiyi birleştirmek nasıl bir olgu derseniz; Dara antik kentinin nekropolünü[1] derinlemesine ve otopsi yaparcasına incelediğinizde gayet net anlarsınız.
Böyle bir mezarlık bölgesinin yapı taşlarını incelemek ve dönemlere göre defnedilen kişilerin millet, din ve statülerini görmek gerçekten de anatomi bilim dalını akla getiriyor.
Dara antik kenti, Mardin il merkezine 30 km uzaklıkta bulunmakta olup Nusaybin ilçesi yolu üzerindedir. İpek yolu güzergahında oluşu tarihi konumunu anlamak adına önemlidir. Antik kentin ilk kuruluşu adından da anlaşılacağı üzere Perslere[2] kadar uzanır ve tarihi boyunca Anadolu devletleri ile İran’da hakim devletler arasında sınır kenti özelliği göstermiştir. Sürekli el değiştiren bir sınır garnizonu görevini Roma İmparatorluğu döneminde güçlendiren Dara kenti Doğu Roma (Bizans) döneminde Sasaniler (İran) ile yaşanan ve sürekli değişen sınırın kilit taşı olmuştur.
Sınır kenti Dara bugünkü Türkiye-Suriye sınırına da çok yakın bir konumdadır. Yani tarihi özelliği bugünde devam etmektedir. Dara antik kenti ve yapıları üzerine çokça şey söylemek mümkündür ancak başlıktan da anlaşılacağı üzere asıl konumuzu teşkil eden mekan Dara nekropolüdür.
Nekropol alanı şehrin hemen yanı başında bulunmakta olup uzunca süredir devam eden arkeolojik kazıların en yoğunlaştığı alandır. Öyle ki son yıllarda kaynak yetersizliğinden kazılar yavaşlamamış olsa bugün nekropolün tamamına yakını ortaya çıkmış olurdu.
Pek çok antik kent ve nekropol alanı inceleyen kişiler olarak, Dara nekropolünü ayrı kılan ve üzerinde anatomik bir duruş sergilememizi sağlayan nedir?
Cevabı çok basit, bir kere aşağıdan yukarı bir kere de sağdan sola nekropol alanına baktığınızda sizde bu farkı çok net göreceksiniz. Öyle ki; en üstte bulunan ve halen kazılmamış olan topraklı alan Müslüman mezarlığı, toprak birikintisinin hemen alt katında bulunan ve kayalara işlenmiş olan haç ve Hristiyan figürlü Doğu Roma (Bizans) mezarları, onun hemen alt katmanında bulunan ve yine kaya ve lahit şeklinde yer alan Pagan dönemi Roma mezarları ve hemen bunların karşı tarafında bulunan Pers ve Sasani dönemlerine tarihlenen Fars kökenli mezarlar.
Binlerce yıldır kesintisiz defin yapılan, ölü yakılan, ölü gömülen bir alan ve kazılar neticesinde ortaya çıkan eşsiz manzara. Düşünün ki sizden bin yıl önce ölen bir kişi ile aynı alanda yatıyorsunuz, ilginç değil mi? Peki bu durum dünyada tek örnek mi[3]? Tabii ki değil dünyanın pek çok yerinde benzeri örnekler var ancak Dara kentinin ve nekropolünün farkı bu özelliğini sınır kenti özelliğinden ve sürekli el değiştirmesinden yani farklı kültür ve devletleri bünyesinde barındırmasından kaynaklanır.
Nekropol alanında bulunan iki mağarada birlikte gömülmüş sayısız iskelete de rastlanmıştır ki bu durum bir toplu mezar alanı da olduğunu gösterir, yapılan araştırmalar Kuran ve Tevrat’ta geçen Zekeriya peygamber kıssasına ve ölülerin topluca diriltilmesine dayanan hikayenin gerçekleştiği yer olarak kabul edilmesine sebep olmuştur.
Bugün Dara antik halk arasında Dara köyü olarak bilinmekle birlikte resmi adı Oğuz köyüdür. Ancak Dara adı hemen herkesçe kabul görmektedir ve öyle ki bu köy antik kentin hemen üzerinde ve çevresinde yer almaktadır.
Dara nekropol alanı ilerleyen yıllarda kazılmaya devam ettikçe bize daha ne sırları gösterecek kim bilir… Bu eşsiz kenti ve nekropolünü daha çok tanıtmak ve gündemde tutmak onun geleceği adına büyük önem arz etmektedir.
Binlerce yıllık gizem, binlerce yıllık iskeletler ve mezar hediyeleri… Kimler hangi sevdiklerini bu alanda toprağa verdi, bir Roma soylusu, bir Pers askeri, bir Doğu Roma (Bizans) esnafı ve bir Müslüman köylü… Mezarlık alanından medeniyet dersi çıkarmak ne acı değil mi? İnsanın canlısı varken, medeniyetin ayaklı şahitleri varken ölüler diyarından ders çıkarmak…
Yüzyılların eskimeyen güzelliği, nekropol alanında yatan ve farklı milletlere ait olan onlarca mezarınla bize gerçekten medeniyet dersi veriyorsun. Ve bize açıkça öğütlüyorsun ki ölünce yan yana yatmayı başaran insanlar neden diriyken yan yana durmasınlar…
[1] Mezarlık, defin bölgesi
[2] İran Ahameniş hükümdarlığı döneminde ismi kayıtlarda geçen bir kent olmakla birlikte Perslerin kudretli lideri Darius’un adını çağrıştıran Dara adı dikkate değerdir.
[3] Irak’ın Necef kentinde bulunan Vadiüs-selam mezarlığı Hz. Nuh’tan beri defin yapılan bir bölge olup takribi genişliği 10 km²dir ve dünyanın en eski nekropollerindendir ve halen defin yapılmaktadır.