Heykel sanatı antik dönemden bu yana insanoğlunun uğraşageldiği ve üzerinde titizlikle çalışarak evrimleştirdiği ve bugünlere getirdiği bir sanattır.
İlk insanlardan bugüne insanoğlu, gerek tapınma ihtiyacı gerek estetik ve obje olarak gerekse şan ve şöhret sahibi kişilere olan saygı ve bağlılıklarını göstermek amacıyla heykeller yapmışlardır.
Üzerinde yaşadığımız Anadolu topraklarında hemen her antik kentte yapılan kazılarda farklı boyutlarda ve şekillerde heykeller bulunmaktadır.
Heykeli salt tapınma aracı olarak görmeyen onu estetikle buluşturan ve gerek tapınaklar gerekse evlerinde en güzel yerlerde sergileyen Roma heykel kültürü ise dünya tarihinde bambaşka bir yere sahiptir.
Tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı ile putperestliği çağrıştığı gerekçesiyle dünya genelinde eskiye nazaran kullanımı ve yapımı sınırlansa da günümüz dünyasında modern sanatlar çatısı altında yapımı ve serüveni devam etmektedir.
Tek tanrılı dinlerin heykeli yasaklayan kesin hükümleri var mıdır, ya da örneğin; İslam dininin puta tapan bir kavmin olduğu Arap coğrafyasında ortaya çıkması neticesinde tüm putların, doğal olarak heykellerin yıkılması ve kırılması ve ondan sonra eski inançları çağrıştırmaması amacıyla bir daha yapılmaması bugünde geçerli bir kavram mıdır?
Geçerliliği sorgulanan İslam dininin kesin hükümleri değildir ki inanan insanlar olarak bunu sorgulamak gibi bir cüretimiz asla olamaz.
Burada sorgulanan, bugün dahi heykelin yapılması ve sanatsal bir faaliyet olarak varlığını sürdürmesi hala o eski inançları yani İslam öncesi putperest inançları çağrıştırır mı? Sırf bu sebepten heykeller yok edilir mi? Ve bu sebepten bu sanatın adı gereksize çıkartılır mı?
Afganistan’da aşırı dinci gruplarlarca patlatılan devasa Buda heykellerinin yıkılma sebebi neydi? Durun ben söyleyeyim; Putperestliği çağrıştırması ve insanları puta tapmaya teşvik etmesi. Peki sanatsal ve tarihsel değerleri?!
Irak ve Suriye’de yine benzeri gruplar tarafından yıkılan Roma tapınakları ve sunakları ve onlarca heykel…
Cevap aynı, putperestliği çağrıştırması ve insanları puta tapmaya teşvik etmesi…
Antik Mısır’ın en önemli simgelerinden olan insan başlı aslan gövdeli Sfenks’in burnunun olmadığını onu gören yada görüntü ve fotoğraflar aracılığıyla inceleyen herkes bilir. Peki sfenksin burnuna ne oldu sizce?
Durun onu da ben söyleyeyim; Mısır’ı fetheden egemen güçler, bu bir taştır tanrı değildir işte ispatı diye onun burnunu bir güzel yontmuşlardır ve bakın tanrı olsa burnunu koruyamaz mıydı diye de dalga geçmişlerdir.
Tarihi olayları olduğu zaman dilimi şartları içerisinde değerlendirmek başta tarihçiler olmak üzere tüm insanların en temel vazifesidir. Bugün yaşadığımız pek çok saçma tarihi tartışmanın temelinde de yıllar önce olan olayları bugünün şartlarında değerlendirmek yatar.
Politika arenası için çok iyi bir rant olsa da insani ve tarihi değerler açısından hiç de itibar edilmemesi gereken bir durumdur.
Örnek olarak verdiğim Sfenks olayı, tarihsel süreç içerisinde ele geçiren egemen gücün yeni bir siyasi otorite olarak ortaya çıkmasının ispatı olarak kabul edilse dahi bugün dünya genelinde yapılan tahribatın hiçbir açıklaması yoktur.
Gelelim bizim ülkemize, en son İstanbul’da Akdeniz heykelinin tahribatı ile ilgili haberler düştü medya organlarına.
Protesto gösterisi yapan bir grup İstanbul Levent’te bulunan ve Akdeniz heykeli adını taşıyan heykeli tahrip etmişler ve bazı parçalarını sökmüşler. Sebep?
Protesto edilen bu heykel mi? Protesto edilen heykel sanatı mı? Protesto edilen ne?
İnsanlar protestolarında haklı olabilirler ve protesto hakkı insani bir hak olduğu kadar anayasal bir haktır engellenemez; ancakkkk neyi protesto ederken neye zarar vermek neyin nesidir?!
Kaç tane üniversitemizde heykel sanatını öğreten, anlatan ve yaşatan bölümümüz var, yılda kaç tane heykeltıraş adayı yetişmekte ve iş imkanlarına sahip olmakta daha doğrusu sanatlarını icra edecekleri alanlara yerleştirilmekte?
Yol çalışması ya da park çalışması sebebiyle, hiçbir şeye benzemiyor denilerek kaldırıp atılan onlarca modern heykel ve serbest çalışma hatırlıyoruz değil mi?
Bir zamanlar Anadolu’da, iki göz ağrımdan biridir dediğim en kıymetli kentlerimden Afrodisias antik kentinde yapılan heykeller Roma İmparatorunun sarayını dahi süslerdi.
O Afrodisias kenti ki, heykeltıraş okulları sebebiyle tüm Roma ahalisinden öğrencilerin geldiği ve eğitim aldığı bir yerdi yani Anadolu heykel sanatının kalbiydi…
Daha anlaşılır bir tabirle, Heykel yapımı ve eğitimi konusunda bir zamanlar Anadolu bilinen dünyada bir merkezdi, bir okuldu, bir yuvaydı.
Peki ya şimdi