Uygarlık; bakış ve duruş açısının farklılıkları nedeniyle pek çok farklı şekilde açıklanabilen bir kavramdır. Uygar olmayanın karşısında duran ileri, medeni, gelişmiş olana uygar ve uygarlık denilebildiği gibi, kendi örf ve adetlerini uygulayan ve küçük bir çevrede ve az bir insan topluluğuyla yaşansa dahi kendi has kültürüne sahip olmasından dolayı uygar ve uygarlık olarak tanımlanan yorumlar da vardır.
Yani bir bakış açısı; şehirli, modern ve çağdaş vurgusu yaparken, bir diğeri köylü, geleneksel ve modern dünyadan uzak olsa dahi uygar olduğu iddiasını sürdürür. Bu bakış açılarına göre; New York kentinde yaşayan bir kişi uygardır ama Senegal çöllerinde yaşayan değil. Diğerine göre ise; Senegal çöllerinde çadırda yaşayan kişilerde kendi içlerinde uygarlığı yaşamaktadır.
Gelelim asıl konumuza, her ne kadar yukarıda verdiğim örnekler uzak coğrafyalardan olsa da, uygarlığın kökenlerine indiğimizde çok açık bir Yunan etkisini görürüz. Peki antik Yunan medeniyetinin, uygarlık tarihine en önemli etkileri nelerdir? Tartışması ve soruları uygarlık tarihi üzerinde çalışanların önemli tartışma konusudur.
Uygarlık tarihi kitapları arasında her zaman bir numara olma özelliği gösteren (Merhum) Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” isimli kitabında, yazar bu soruların cevabını hiç geciktirmeden verir: “Demokrasi, felsefe, bilim, edebiyat ve sanat alanlarında uygarlığın ve batı uygarlığının kökenleri antik Yunana çok şey borçludur!” der.[1]
Atina demokrasisi, Miletos’lu Thales (Tales) ile felsefenin doğuşu, Sofokles ve benzeri edebiyat üstatları, Arşimet ve akla gelebilecek daha nice bilim üstatları sayesinde Antik Yunan uygarlık tarihinin başlangıç noktası olan İlk Çağ uygarlığına damgasını vurmuştur.
Bugün tüm bilim dallarının vazgeçilmez kavramlarının tamamına yakını Antik Yunanca’dır ve Antik Yunan medeniyetinin uygarlığa hediyesidir. Tıp ve evren bilimi başta olmak üzere diğer bilim dalları da buna dahildir. Öyleki; Edebiyat ve sanatta yüzyıllar boyunca var olan antik yunan etkisi bugün dahi devam etmektedir.
Tragedya, lirik şiir, Homeros’un İlyada ve Odysseia destanları ile destan yazımı ve bugün dahi tüm siyasetçilerin vazgeçilmezi olan “hitabet sanatı” kökenlerini şehir ve sosyal hayatın zirve yaptığı antik yunan sokaklarından alır.
Yine uygarlık tarihinin kökenlerine indiğimizde karşımıza devasa bir mitoloji çıkar ki, biz buna Yunan mitolojisi desek dahi tüm dünyanın ABC’si haline gelmiş devasa bir yazıttır. Özellikle tanrılar ve insanların ilişkilerinin gündelik hayatta çok net ifade edildiği ve sosyal hayatın buna göre dizayn edildiğini, tanrılara yapılan sunaklar, tapınaklar ve heykeller ile çağının çok ilerisinde ve uygarlık tarihinin bugün dahi zirvesinde olan bir yapıtlar bütünüdür.
“Tarih, Yunanlılar’dan önce, bir ad ve kronoloji listesinden başka bir şey değildi.”[2] Uygarlık Tarihi adlı eserinde bu cümle ile Antik Yunan’ın tarihe olan katkısına değinen Server Tanilli, Heredot ve Tukidides gibi tarihin babası ve eleştirel tarih kuramının babası olan bu ikilinin uygarlığa katkılarını ön plana çıkarmaktadır.
Antik yunan medeniyetinin bir diğer önemli özelliği de Roma medeniyetine etkileri ve Roma medeniyeti sayesinde Yunan medeniyetinin o dönem bilinen tüm dünyaya yayılmış olmasıdır.
Buradan şunu da çok net anlamaktayız ki, Roma İmparatorluğu’nun ve öncülü olan “Hellenistik Makedonya İskender İmparatorluğu’nun” bilinen dünyanın tamamına yakınını etki ve hakimiyet almalarında Antik Yunan etkisi çok büyüktür. Bu etki ilerleyen yüzyıllarda da devam etmiş ve Yeniçağ Avrupa’sının çıkış noktası olan Rönesans ile yeniden hayat bulmuştur.
Sonuç olarak, Antik Yunan medeniyeti ve etkileri uygarlık tarihinin kökenlerinde, gelişiminde ve bugünkü şeklinde var olmaya devam etmektedir.
Atinalı Solon, Sokrates, Platon, Aristo, Homeros, Heredot, Tukidides, Aristofanes ve akla gelebilecek pek çok karakter bu kökenlerin duayenleridir ve her daim saygı ile anılmayı hak etmektedirler.
[1] TANİLLİ Server, Uygarlık Tarihi, Shf:34, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul 2014
[2] TANİLLİ Server, age, Shf:36