Varlığımız algıladığı çeşitli tehditlerle başa çıkabilmek için çeşitli kişilikler oluşturur. Bu sahte kişilikler durumumuzla ilgili ön yargıları sebebi ile korktuğu şeyden korunmak adına veya bizi terk edecek olan herhangi bir şeye ait bakış açılarıdır. Varlığımızı bütünden ayrı ve kopuk olduğu yanılgısı ile değer vererek sahiplendiğimiz şeyleri kaybetme tehlikesi olduğunu varsayarak korumaya çalışır. Kendimizi terk edilmiş ve sevilmemiş hissettiğimiz her seferinde, sahte kişilik yardımıyla bütünümüzü korumaya çalışırız. Birçok kişi için bu dönem çocukluk yıllarına karşılık gelir. O anda büyük ihtimalle biz, anne-babamız veya güvendiğimiz kişi arasında sevgi akışının kesildiği bir deneyim yaşarız. Olasıdır ki; onların onayına karşılık gelmeyen, söylemiş veya yapmış olduğumuz bir olay sebebiyle, bize olan kabullerini geri çekmişlerdir. Bu durumla ilgili kötü hissetmemiz sağlanmış; ve neden olduğumuz bir şey için sorumluluk almamız durumu daha iyi hale getirip düzeltmek için bir şey yapmamız gerektiği hissini vermiştir. Ve şimdi, ne zaman benzeri bir durum nedeniyle rahatsızlık hissetsek bu durum tekrar ortaya çıkar.
Bir başkasının beklentisine karşı davranmış olduğunuz için sevgiyi hak etmediğinizi size hatırlatmak için orada mevcuttur. O kişi tarafından terk edileceğiniz olasılığı ile sizi korkutur ve size durumun ümitsizliğine karşın bir şeyler yapmanız gerektiğini söyler.
Alt kişiliklerin zihninizdeki yanılsamalarını dağıtmak için gerçekte kim olduğunuzun farkındalığına sahip çıkmalısınız. Şüpheye meylettiğiniz her seferinde kendi gerçekliğinizi hatırlayın. Böyle yaptıkça ego tarafından ekilmiş ve sahte kişiliklerin yalanlarının bağını çözecek ve arzulamış olduğunuz sevgi ve şifayı bulursunuz. Bu sürece dahil olan iki adım daha var. Yapacağınız ilk şey kendinizle olan savaşı durdurup bir protokol imzalamak. Bir alt kişilikten başka bir şey olmadığınıza dair yanılsamayla boğuştuğunuz her seferinde, zihninizde onu sadece gerçek kılarsınız. Ne zaman kendinizde bir alt kişiliğin ortaya çıkışını motive eden utanç, kusurluluk ve suçluluk duygularına izin verirseniz gerçekte bu alt kişiliğin kendiniz olduğunuzu anlamalısınız; ancak gerçek böyle değildir. Bu durumu sağlamlaştıran döngüden dışarı adım atmalısınız. Yanılsamaya basit bir olumlama ile son verebiliriz: ‘Ben bütün tüm bilgisini taşıyan ve sonsuz potansiyellerine sahip, Bir’in parçasıyım!’. Bunu yaptıkça bu dik başlı alt kişiliklerinizi yuvaya davet ederek ihtiyaçları olan sevgi ve kabulü ona vermiş olacaksınız. Bu bildirimi sıkça tekrarlayın. Sonrasında onu tüm kalbinizle yaşayın. Bunu, günlük bir uygulama haline getirin ve tüm mücadelenizin sona erişini gözlemleyin. Bu adımları attıktan sonra yapacağınız başka şey yoktur.
Kabul etmek en büyük dönüşümdür.