Yusuf Çifci yazdı
Yaklaşık 10 yıllık aranın ardından nihayet Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul gibi bir kente yaraşır şekilde yeniden faaliyete sokuldu. AKM; modern sahne tasarımı, büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek teknik donanımı ile sanatseverleri şimdiden heyecanlandırdı şayet, AKM’nin programı oldukça dolu. Açılış haftasında Sinan operası ile sanatseverleri ağırlayan AKM, programındaki önemli etkinliklerle de göz dolduruyor.
Tabii, bu açılış beraberinde pek çok tartışmayı da getirdi. AKM’nin yeni halini oldukça beğenenler olduğu gibi bir grup ise aslında AKM’nin yıkılması için hiçbir neden olmadığını ve bu 10 yıllık süreçte pek çok etkinlikten mahrum kaldıklarını dile getirdiler. Ayrıca bu binanın 10 yıl gibi bir sürede yapılmasını eleştirenler olduğu gibi AKM'nin 200 milyon Euro'ya mal olması da bir kısım çevreyi huzursuz etti. Şehrin hafızasının korunması gerektiğini, bu korumayı da yıkarak değil ancak yüzlerce yıl ayakta tutarak sağlayabileceğimizi de belirtenler çıktı. Bunlar belki başka yazıların konusu. Heyecanımız geçince bunları uzun uzun tartışırız ama bu yazıda AKM’nin Opera Salonu’ndaki muhteşem avizenin ışığında kaybolmak istiyorum.
***
Geçtiğimiz pazar günü büyük bir heyecanla AKM’nin yolunu tuttum. Amacım hem AKM’nin yeni halini görmek hem de Aida operasını izlemekti. Bu yüzden de opera saati olan 20.00 değil de 18.00’de çoktan AKM’nin önünde buluştuk arkadaşımla. Bu arada yaklaşık 10 yıldır AKM binası faaliyette olmadığı için arkadaşım, “AKM’nin önünde seni bekliyorum” dediğinde tuhaf oldum. Artık AKM, buluşma günlerinde yeniden konum olarak belirtilebilecek, ne tuhaf.
Yeni AKM binası gördüğüm kadarıyla oldukça geniş bir alana yayılmış. Genellikle biz ana binaya odaklandığımız için AKM’nin yatay şekilde sıralanan yan binalarını göremiyoruz. Atatürk Kültür Merkezi’nin içerisinde yer alan bölümler şöyle: AKM Opera Salonu, AKM Tiyatro Salonu, AKM Galeri, AKM Müzik Platformu, AKM Müzik Kayıt Stüdyosu, AKM Çok Amaçlı Salon, AKM Tasarım Dükkanı, AKM Çocuk Sanat Merkezi, AKM Kütüphane, AKM Yeşilçam Sineması, Divan Restoran, Kahve Dünyası. Görüldüğü gibi aslında yeni AKM oldukça kompleks bir yapı.
Opera Salonu ve Aida operasına geçmeden önce bir takım notlarımı da paylaşmak istiyorum.
Yapay Zekâ Piyanist
Yeni AKM binası sadece tiyatro ya da opera gösterimlerine değil pek çok etkinliğe de kapılarını açmış durumda. Bunlardan bir tanesi de Yapay Zekâ Piyanist ile dijital sanat deneyimi. Gerçek zamanlı görseller üreten kendine has yazılım NOS, Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nde geliştirilen yapay zeka piyanist Virtuoso.Net ile buluşmuş ve ortaya hem bir müzik şöleni hem de görsel bir şölen çıkmış. Çağdaş bestecilerden seçilmiş bir repertuvar, Virtuoso.Net tarafından otomatik piyanoda yeniden icra ediliyor ve performansa eşlik eden her bir görsel, ses frekanslarına duyarlı bir şekilde gerçek zamanlı eserler oluşturuluyor. Bu arada görseller Refik Anadol’un harika görsellerini andırıyor.
AKM’deki etkinliklere bilet alan seyirciler AKM Opera Salonu -1 Kat Fuaye alanında bu harika gösteriye tanık olabilirler.
Tankut Öktem Sergisi
Giriş katında bulunan AKM Çok Amaçlı Salon, şu sıralar harika bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 28 Kasım’a kadar devam edecek olan sergi, özelikle bronz heykelleri ile dikkat çeken Türk heykel sanatının büyük ustası Prof. Dr. Tankut Öktem’in eserleri ve kişisel arşivine odaklanıyor. Sergi herhangi bir etkinliğe bilet alınmadan ücretsiz bir şekilde gezilebiliyor.
Operanın Büyülü Dünyası
AKM Opera Salonu -1 Kat Fuaye alanındaki bir başka sergi ise “Operanın Büyülü Dünyası” isimli kostüm sergisiydi. İstanbul Devlet Opera Balesi Müdürlüğünün eski AKM ve Kadıköy Süreyya Operası binasında sahneye koyduğu yerli ve yabancı repertuara ait eserler için tasarlanmış kostümlerden oluşan bir sergide, Devlet Opera ve Balesi bünyesinde birçok esere imza atmış kostüm tasarımcılarının çalışmaları sanatseverlerle buluştu. Sergi maalesef ki 14 Kasım’da sona erdi.
Ayrıca şu sıralar Yeniden, AKM Dün ve Bugün, Akış, Repliklerden Sahneye gibi sergiler de AKM’nin çeşitli mekânlarında sanatseverleri bekliyor.
Aida’nın Büyülü Dünyası
AKM’nin içerisindeki kırmızı ikonik küre neredeyse bütün AKM fotoğraflarında kullanılıyor. Bilmeyenler için söyleyeyim, o devasa küre aslında bir opera salonu. Yani bundan böyle bütün operaları bu kürenin içerisindeki salonda izleyebileceğiz. Salon oldukça geniş, sahnesi ise oldukça modern. Fakat salonda dikkatimi en çok çeken şey, normal zamanda devasa bir avize iken temsil başladığında otomatik olarak kapanarak lambaları sönen avize oldu. Peki ya Aida?
Ünlü İtalyan besteci Verdi’nin “en güzel operası” olarak bilinen Aida operası, 7 Kasım Pazar ve 8 Kasım Pazartesi yeni AKM’de seyirci ile buluştu. Bilet bulmak oldukça güçtü, çünkü biletler daha satışa sunulur sunulmaz tükenmişti. Bu yüzden Kasım ayında sadece iki temsil ile sahnede olan Aida’yı izleyebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.
Dünya prömiyeri 24 Aralık 1871 yılında Kahire’de, Türkiye prömiyerinin ise 1958 yılında yapıldığı Aida operasının ilginç bir hikâyesi var. Hikâyeyi DOB’un sitesinde yazdığı şekliyle aktarmış olayım:
“1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılış töreni için Hidiv İsmail Paşa Kahire’de bir opera binası yaptırarak açılışının da yeni bir eserle olmasını istemişti. Bu eserin Giuseppe Verdi tarafından yazılması ve bestelenmesi kararlaştırılmış, sanatçıya bu işin karşılığı olarak dört bin altın teklif edilmişti. Besteci meşguldü, bu teklifi kabul etmeye de niyeti yoktu. Opera aynı yıl başka bir eserle kapılarını açtı. Aradan zaman geçmiş, Giuseppe Verdi Paris'e yaptığı bir gezide Camille Du Locle adlı Fransız yazarla tanışmıştı. Du Locle besteciye, yakın arkadaşı arkeolog ve Mısırbilimci (Egyptologist) François Auguste Ferdinand Mariette' in Mısır'daki kazılarda bulduğu bazı tabletlerde yazılı bir aşk faciasından bahsederek bunun opera için mükemmel bir konu olabileceğini söylemişti. Mariette'in bulduğu konu Giuseppe Verdi'nin pek hoşuna gitmiş, Du Locle'dan bunu bir opera metni haline getirmesini rica etmişti. Du Locle'un yazdığı metin daha sonra Ghislanzöni tarafından İtalyanca'ya çevrilmiş ve yeniden düzenlenmiştir. Bütün bu olayları yakından izleyen Kahire Operası direktörü Draneth Bey besteciye tekrar bir mektup yazarak bu yeni eserin ilk defa Kahire'de temsil edilip edilemeyeceğini sorar, Giuseppe Verdi'nin uygun bir cevap vermesi üzerine hazırlıklara başlanır. Aida ilk defa Kahire'de oynanmıştır. Eser gerek burada, gerekse Milano'daki temsilinde sanat tarihinde pek az görülen bir başarı elde eder.”
Ankara, Antalya ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra, Koro ve Balesi tarafından oldukça kalabalık bir ekiple Vincenzo Grisostomi Travaglini tarafından sahneye konulan Aida operasının orkestra şefi olarak Can Okan karşımıza çıkarken Aida rolünü Feryal Türkoğlu ve Perihan Diana N. Artan dönüşümlü olarak üstleniyor. Radames rolünde ise yine dönüşümlü olarak Murat Karahan ve Efe Kışlalı’yı görüyoruz.
Üç Kişilik Bir Aşk Hikâyesi
Kendi topraklarında esir düşen Prenses Aida, köle olarak Mısır'a getirilmiştir. Habeş orduları Komutanı Radames, Aida'ya olan aşkı ile Firavunun kızına olan sadakati arasında seçim yapamamaktadır. Ya Mısır halkına bağlı bir komutan olacaktır ya da sevgilisi Aida’nın bütün ailesini öldürecektir. Öte yandan Firavun'un kızı Amneris de Radames'e aşıktır fakat aşkına karşılık bulamamaktadır. Kısaca aida operası ağırlıklı olarak Aida, Radames ve Amneris üçgeninde geçiyor.
Aida için DOB’un muhteşem bir prodüksiyon yaptığını söyleyebiliriz. Zaten oldukça görkemli ve işlevsel bir şekilde hazırlanan dekora ilaveten sahnede gerçek atların bile kullanılması açıkçası benim oldukça ilgimi çekti. Kostüm tasarımı için yine uzun emekler verilmiş. Bu konuda Savaş Camgöz ve Gürcan Kubilay’ı tebrik etmek lazım. Aida ile ilgili tek söyleyebileceğim Aida başrol olmasına rağmen bu rolü canlandıran oyuncuları sönük buldum.
Aida’nın şimdilik belli olmuş bir temsil takvimi bulunmuyor. Ola ki denk gelirseniz vakit kaybetmeden bilet alın derim, zira böylesi bir opera için bilet bulmak hiç de kolay değil.
Yaklaşık 10 yıllık aranın ardından nihayet Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul gibi bir kente yaraşır şekilde yeniden faaliyete sokuldu. AKM; modern sahne tasarımı, büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek teknik donanımı ile sanatseverleri şimdiden heyecanlandırdı şayet, AKM’nin programı oldukça dolu. Açılış haftasında Sinan operası ile sanatseverleri ağırlayan AKM, programındaki önemli etkinliklerle de göz dolduruyor.
Tabii, bu açılış beraberinde pek çok tartışmayı da getirdi. AKM’nin yeni halini oldukça beğenenler olduğu gibi bir grup ise aslında AKM’nin yıkılması için hiçbir neden olmadığını ve bu 10 yıllık süreçte pek çok etkinlikten mahrum kaldıklarını dile getirdiler. Ayrıca bu binanın 10 yıl gibi bir sürede yapılmasını eleştirenler olduğu gibi AKM'nin 200 milyon Euro'ya mal olması da bir kısım çevreyi huzursuz etti. Şehrin hafızasının korunması gerektiğini, bu korumayı da yıkarak değil ancak yüzlerce yıl ayakta tutarak sağlayabileceğimizi de belirtenler çıktı. Bunlar belki başka yazıların konusu. Heyecanımız geçince bunları uzun uzun tartışırız ama bu yazıda AKM’nin Opera Salonu’ndaki muhteşem avizenin ışığında kaybolmak istiyorum.
***
Geçtiğimiz pazar günü büyük bir heyecanla AKM’nin yolunu tuttum. Amacım hem AKM’nin yeni halini görmek hem de Aida operasını izlemekti. Bu yüzden de opera saati olan 20.00 değil de 18.00’de çoktan AKM’nin önünde buluştuk arkadaşımla. Bu arada yaklaşık 10 yıldır AKM binası faaliyette olmadığı için arkadaşım, “AKM’nin önünde seni bekliyorum” dediğinde tuhaf oldum. Artık AKM, buluşma günlerinde yeniden konum olarak belirtilebilecek, ne tuhaf.
Yeni AKM binası gördüğüm kadarıyla oldukça geniş bir alana yayılmış. Genellikle biz ana binaya odaklandığımız için AKM’nin yatay şekilde sıralanan yan binalarını göremiyoruz. Atatürk Kültür Merkezi’nin içerisinde yer alan bölümler şöyle: AKM Opera Salonu, AKM Tiyatro Salonu, AKM Galeri, AKM Müzik Platformu, AKM Müzik Kayıt Stüdyosu, AKM Çok Amaçlı Salon, AKM Tasarım Dükkanı, AKM Çocuk Sanat Merkezi, AKM Kütüphane, AKM Yeşilçam Sineması, Divan Restoran, Kahve Dünyası. Görüldüğü gibi aslında yeni AKM oldukça kompleks bir yapı.
Opera Salonu ve Aida operasına geçmeden önce bir takım notlarımı da paylaşmak istiyorum.
Yapay Zekâ Piyanist
Yeni AKM binası sadece tiyatro ya da opera gösterimlerine değil pek çok etkinliğe de kapılarını açmış durumda. Bunlardan bir tanesi de Yapay Zekâ Piyanist ile dijital sanat deneyimi. Gerçek zamanlı görseller üreten kendine has yazılım NOS, Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nde geliştirilen yapay zeka piyanist Virtuoso.Net ile buluşmuş ve ortaya hem bir müzik şöleni hem de görsel bir şölen çıkmış. Çağdaş bestecilerden seçilmiş bir repertuvar, Virtuoso.Net tarafından otomatik piyanoda yeniden icra ediliyor ve performansa eşlik eden her bir görsel, ses frekanslarına duyarlı bir şekilde gerçek zamanlı eserler oluşturuluyor. Bu arada görseller Refik Anadol’un harika görsellerini andırıyor.
AKM’deki etkinliklere bilet alan seyirciler AKM Opera Salonu -1 Kat Fuaye alanında bu harika gösteriye tanık olabilirler.
Tankut Öktem Sergisi
Giriş katında bulunan AKM Çok Amaçlı Salon, şu sıralar harika bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 28 Kasım’a kadar devam edecek olan sergi, özelikle bronz heykelleri ile dikkat çeken Türk heykel sanatının büyük ustası Prof. Dr. Tankut Öktem’in eserleri ve kişisel arşivine odaklanıyor. Sergi herhangi bir etkinliğe bilet alınmadan ücretsiz bir şekilde gezilebiliyor.
Operanın Büyülü Dünyası
AKM Opera Salonu -1 Kat Fuaye alanındaki bir başka sergi ise “Operanın Büyülü Dünyası” isimli kostüm sergisiydi. İstanbul Devlet Opera Balesi Müdürlüğünün eski AKM ve Kadıköy Süreyya Operası binasında sahneye koyduğu yerli ve yabancı repertuara ait eserler için tasarlanmış kostümlerden oluşan bir sergide, Devlet Opera ve Balesi bünyesinde birçok esere imza atmış kostüm tasarımcılarının çalışmaları sanatseverlerle buluştu. Sergi maalesef ki 14 Kasım’da sona erdi.
Ayrıca şu sıralar Yeniden, AKM Dün ve Bugün, Akış, Repliklerden Sahneye gibi sergiler de AKM’nin çeşitli mekânlarında sanatseverleri bekliyor.
Aida’nın Büyülü Dünyası
AKM’nin içerisindeki kırmızı ikonik küre neredeyse bütün AKM fotoğraflarında kullanılıyor. Bilmeyenler için söyleyeyim, o devasa küre aslında bir opera salonu. Yani bundan böyle bütün operaları bu kürenin içerisindeki salonda izleyebileceğiz. Salon oldukça geniş, sahnesi ise oldukça modern. Fakat salonda dikkatimi en çok çeken şey, normal zamanda devasa bir avize iken temsil başladığında otomatik olarak kapanarak lambaları sönen avize oldu. Peki ya Aida?
Ünlü İtalyan besteci Verdi’nin “en güzel operası” olarak bilinen Aida operası, 7 Kasım Pazar ve 8 Kasım Pazartesi yeni AKM’de seyirci ile buluştu. Bilet bulmak oldukça güçtü, çünkü biletler daha satışa sunulur sunulmaz tükenmişti. Bu yüzden Kasım ayında sadece iki temsil ile sahnede olan Aida’yı izleyebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.
Dünya prömiyeri 24 Aralık 1871 yılında Kahire’de, Türkiye prömiyerinin ise 1958 yılında yapıldığı Aida operasının ilginç bir hikâyesi var. Hikâyeyi DOB’un sitesinde yazdığı şekliyle aktarmış olayım:
“1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılış töreni için Hidiv İsmail Paşa Kahire’de bir opera binası yaptırarak açılışının da yeni bir eserle olmasını istemişti. Bu eserin Giuseppe Verdi tarafından yazılması ve bestelenmesi kararlaştırılmış, sanatçıya bu işin karşılığı olarak dört bin altın teklif edilmişti. Besteci meşguldü, bu teklifi kabul etmeye de niyeti yoktu. Opera aynı yıl başka bir eserle kapılarını açtı. Aradan zaman geçmiş, Giuseppe Verdi Paris'e yaptığı bir gezide Camille Du Locle adlı Fransız yazarla tanışmıştı. Du Locle besteciye, yakın arkadaşı arkeolog ve Mısırbilimci (Egyptologist) François Auguste Ferdinand Mariette' in Mısır'daki kazılarda bulduğu bazı tabletlerde yazılı bir aşk faciasından bahsederek bunun opera için mükemmel bir konu olabileceğini söylemişti. Mariette'in bulduğu konu Giuseppe Verdi'nin pek hoşuna gitmiş, Du Locle'dan bunu bir opera metni haline getirmesini rica etmişti. Du Locle'un yazdığı metin daha sonra Ghislanzöni tarafından İtalyanca'ya çevrilmiş ve yeniden düzenlenmiştir. Bütün bu olayları yakından izleyen Kahire Operası direktörü Draneth Bey besteciye tekrar bir mektup yazarak bu yeni eserin ilk defa Kahire'de temsil edilip edilemeyeceğini sorar, Giuseppe Verdi'nin uygun bir cevap vermesi üzerine hazırlıklara başlanır. Aida ilk defa Kahire'de oynanmıştır. Eser gerek burada, gerekse Milano'daki temsilinde sanat tarihinde pek az görülen bir başarı elde eder.”
Ankara, Antalya ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra, Koro ve Balesi tarafından oldukça kalabalık bir ekiple Vincenzo Grisostomi Travaglini tarafından sahneye konulan Aida operasının orkestra şefi olarak Can Okan karşımıza çıkarken Aida rolünü Feryal Türkoğlu ve Perihan Diana N. Artan dönüşümlü olarak üstleniyor. Radames rolünde ise yine dönüşümlü olarak Murat Karahan ve Efe Kışlalı’yı görüyoruz.
Üç Kişilik Bir Aşk Hikâyesi
Kendi topraklarında esir düşen Prenses Aida, köle olarak Mısır'a getirilmiştir. Habeş orduları Komutanı Radames, Aida'ya olan aşkı ile Firavunun kızına olan sadakati arasında seçim yapamamaktadır. Ya Mısır halkına bağlı bir komutan olacaktır ya da sevgilisi Aida’nın bütün ailesini öldürecektir. Öte yandan Firavun'un kızı Amneris de Radames'e aşıktır fakat aşkına karşılık bulamamaktadır. Kısaca aida operası ağırlıklı olarak Aida, Radames ve Amneris üçgeninde geçiyor.
Aida için DOB’un muhteşem bir prodüksiyon yaptığını söyleyebiliriz. Zaten oldukça görkemli ve işlevsel bir şekilde hazırlanan dekora ilaveten sahnede gerçek atların bile kullanılması açıkçası benim oldukça ilgimi çekti. Kostüm tasarımı için yine uzun emekler verilmiş. Bu konuda Savaş Camgöz ve Gürcan Kubilay’ı tebrik etmek lazım. Aida ile ilgili tek söyleyebileceğim Aida başrol olmasına rağmen bu rolü canlandıran oyuncuları sönük buldum.
Aida’nın şimdilik belli olmuş bir temsil takvimi bulunmuyor. Ola ki denk gelirseniz vakit kaybetmeden bilet alın derim, zira böylesi bir opera için bilet bulmak hiç de kolay değil.